Merhaba arkadaşlar, ben metal sektöründe çalışan bir işçiyim. Uzun bir dönemdir 12 saat çalışmaktaydık. Uzun çalışma saatlerinin karşılığı olan fazla mesai ücretlerimizi istiyorduk ama patron işten atmakla tehdit ederek bize gözdağı veriyordu. Bu yaşadığımız sorunları, UİD-DER’e mektup yazarak sizlerle paylaşmıştım.
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu şu: “Param yok, fazla mesai ücretlerinizi veremeyeceğim” diyen patronumuzun ortak olduğu bir döküm firmasında çalışan işçilerin çalışma koşullarına tanık oldum. Ben ve birkaç işçi arkadaş patronun yeni ortak olduğu bu döküm fabrikasının CNC işleme bölümüne bir haftalığına gönderildik.
Daha öncesinde hiç metal döküm fabrikasında çalışmamıştım. Ortamda çok fazla toz ve duman vardı. Nefes almakta bile zaman zaman zorluk çekiyorduk. Bizim çalıştığımız işleme bölümü ayrıydı ama yine de toz ve duman genzimizi yakıyordu. Hiçbir işçide ne bir maske vardı ne de fabrikada havalandırma sistemi vardı. Lavabolar pislik içindeydi, çay yok, yemek yer yemez işe başlanıyor, 10 saat çalışılıyor, ücretlerini alamıyorlar, alsalar da parça parça alıyorlar. Servis geliyor ve 1 saat bekleniyor, işçilere işi geç bıraktırıyorlar, işçilerin temizlenmesi uzun sürüyor, çünkü dökümhaneden kapkara bir şekilde çıkıyorlar. Bu yaşananları mutlaka kat ve kat daha fazla yaşayan işçi arkadaşlar vardır. Yani anlayacağınız işçiler zor şartlarda çalışıyorlar.
Dökümde çalışan işçi arkadaşlarla servisle evlerimize dönerken sohbet etme fırsatımız oldu. “Bu koşullarda ne zamandan beri çalışıyorsunuz?” diye sordum. Bir işçi arkadaş 7 yıl, bir diğeri 5 yıl dedi, ama öncesinde de dökümde başka bir yerde çalışmışlar. İş hayatı boyunca hep bu koşullarda çalıştığını ve artık yediği hiçbir şeyden tat alamadığını anlattı arkadaş. Peki, bu koşulların düzelmesi için girişimleriniz oldu mu demeye kalmadan bir işçi arkadaş “kapı orada” dedi. Bu tür işlerde genelde kaçak işçi çalıştırılıyormuş. Fakat denetlemeler olduğundan ara verilmiş.
Çalışanların durumlarına baktığımda, çoğunluğu emekli olmuş ama yaşam zorluklarından dolayı çalışmaya devam etmek zorunda kalan işçiler. Yani anlayacağımız ömürlerinin kalan son birkaç yılını da çok kötü koşullarda çalışmaya mahkûm olarak geçiriyorlar.
Evet, bizim patron ve sizlerin patronları biz işçilere bunları layık görüyorlar. Onlar bize gelip “yazık size, çok kötü şartlarda çalışıyorsunuz” demeyecekler. Peki, biz bu çalışma ve yaşam koşullarını hak ediyor muyuz? Elbette hak etmiyoruz; döküm yapan, demire şekil veren, her şeyi yapan biz işçileriz. O zaman gücümüzü fark edip, insanca çalışabileceğimiz koşulları yaratabiliriz. Yeter ki “bunu nasıl yaparız da çalışma şartlarını düzeltebiliriz” diye birlikte düşünelim ve birlikte mücadele edelim.