Bu hafta sonu derneğimizde “İçimizdeki Düşman” adlı filmi izledik. Filmin en çok ilgimi çeken yanı ise, genç bir subayın savaş esnasında içindeki bütün insani değerleri yitirmesi idi. Yaşadığı koşullar subayı o noktaya itmişti. Geçmişte olmadığı bir şeye dönüşmüştü.
Bir Yunan felsefecinin dediği gibi, her şey akar, değişir ve dönüşür. Bizler de bu değişim döngüsünün dışında değiliz elbette. Çoğu zaman geçmişte yaptığımız birçok hataya ilerleyen dönemlerde akıl erdiremeyiz. Çünkü kısmen o hataları yapan biz değilizdir artık. Peki, bu değişim ve dönüşümümüzü sağlayan şey nedir? Arkadaşlarımız mı, medya mı, yoksa bilincimizi içinde yaşadığımız “paranın her şey olduğu” bu toplum mu belirliyor? Dostlar emin olun bilincimizi başka türlü besleyemezsek yardımlaşmanın, paylaşmanın önemini unutacak, haklarımız için mücadele etmediğimizde maalesef bu toplumun bir sürü geri yanını almış olacağız. Bunun nedeni bazen bir arkadaş, bazen bir dizi olacak. Kendimizi arınmış ve artık her türlü zehre karşı bağışıklık kazanmış olarak görüyorsak yanılırız. Düşman her an hazır ve iş başında, içimizdeki düşmanı çıkarmak için uğraşıyor.
Doğru, onurlu ve dürüst insanı yaratmak emek ister. Bu emeği bizden esirgemeyen derneğimize, UİD-DER’e sarılmalı ve mücadelemizi yükseltmeliyiz.
Yaşasın İşçilerin Örgütlü Mücadelesi!