Yeni yıl umudunu piyangoya bağlayanlar, kırmızı giyerek uğur getirmesini dileyenler, “nasıl girersek yeni yıla, öyle geçer yeni yılımız” deyip kendini kandıranlar… Evet, birçoğumuz böyle girdik yeni yıla. Ama bir aile hariç. O ailenin içinde bulunan şanslılardan biri de bendim. Her yıl birçok planla beraber, kutlamalar yaparak yeni yıla girerdik. Ama bu yıl çok farklı oldu. UİD-DER’li arkadaşlarımızla, ikinci evimiz olan derneğimizde girdik yeni yıla. Hiçbirimizin kapitalizmin sömürüsüne tahammülü yoktu. Umudumuzu onların şıklarını seçerek ertelemeyecektik. O gece mücadeleden bahsettik. Örgütlü olmanın önemini anlattık. Hakkımız olanı, sorunlarımızı ve çözümlerini dile getirdik. Biz bu düzenin içinde kaybolmayacağız. İşçiyiz ve işçilik onuruyla yarınları güzelleştireceğiz, ama örgütlü olursak!
Ve güne yakışır şarkılar söylendi. Şiirler okundu. Büyük küçük herkes kendi umutlarını sıraladı. Ama yeni yılın ilk gününde yapılan zamları unutmayarak, kapitalizmin her geçen gün daha da saldırganlaştığını bilerek, bu sömürü çarkının halen döndüğünü hatırlayarak ve birlikte kazanılmayacak hiçbir şeyin olmadığını söyleyerek yeni yıla girdik. İşçi sınıfının hedefine mücadeleyle ulaşabileceğini tek yürekte söyledik. Daha da güçleneceğimize, büyüyeceğimize, daha geniş bir aile olacağımıza hepimiz inanıyoruz. Birlikte bu zaferi kazanacağız. Nazım Hikmet’in şu sözünü hatırlayarak, “hâlâ kendi şarabımızı içmek için üzüm gibi eziliyorsak, kabahatin çoğu bizim canım kardeşim” diyerek, tüm UİD-DER’li arkadaşlarıma örgütlü mücadele dolu nice seneler diliyorum.