Merhaba işçi arkadaşlarım. Sizlere sendikalaşma sürecinde olan Balnak Lojistik A.Ş. işçilerinin durumundan bahsetmek istiyorum. Daha öncesinde İzmir Lojistik adı altında faaliyet gösteren firma, işçileriyle beraber Balnak Lojistik’e geçiş yaptı.
Balnak öncesinde de zor şartlar altında çalışan işçiler şimdilerde daha da zor şartlar altında çalışmaya mahkûm ediliyor. Önceleri kazanmış oldukları hakları Balnak patronu bir bir ellerinden alıyor. İki senedir neredeyse sıfır zam alan işçiler tepkilerini gösterdiler. Sendikalaşma sürecine giren işçiler üye sayısında çoğunluğu yakalayınca 20 Kasım 2009 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki için başvurdular.
Balnak Lojistik A.Ş. patronu bu durumu öğrendikten sonra sendikaya üye olan 20 işçiyi işten çıkardı. İşçilere baskı yaparak sendika üyeliğinden istifa etmeleri ve işyerine soktuğu taşeron firmalara geçmeleri için birçok yol denedi, deniyor. Benim de tanık olduğum bir olayda patron temsilcileri, işçileri imalı bir şekilde tehdit ettiler. Benim de aralarında yer aldığım işe yeni giren taşeron işçilerine “Aman ha içerde tiyatroya meraklı arkadaşlar var. Bu arkadaşlar sizleri tiyatroya davet ederler. Sakın ha, siz siz olun bu tiyatroya katılmayın. Yoksa dışarıda kalırsınız” diyerek biz işçileri sendikaya üye olursak işten çıkarmakla tehdit ettiler.
Ben işe gireli yaklaşık bir ay geçti. İlk işe başladığımda Şekerpınar deposunda çalışıyordum. Burada diğer depolardan da “sürgün yiyen” sendika üyesi işçiler vardı. İşçi arkadaşların arasında geçen bir konuşmada “burası sendikaya üye olan işçileri toplama kampıdır” diye şakalaşılıyordu. Kısa bir süre sonra biz taşeron işçileri, Gebze Organize Sanayi bölgesinde yer alan Procter&Gamble fabrikasının deterjan üretimine gönderdiler. Burada da sendikaya üye olan işçilere baskı yapılıyor ve sendika üyeliğinden istifa etmeleri için bazı vaatler veriliyor. İşçiler işten atılmakla tehdit ediliyor. Şu an birçok işçi arkadaş sendika üyeliğinden istifa etmiş ve taşeron firmaya geçmiş durumda.
İstifa eden işçiler gelecekleriyle oynadıklarının farkında bile değiller. İstifa eden işçilerin şunu sormalarını isterim; nereye kadar bu böyle gider? Ailesinden çok işçi arkadaşlarıyla zaman geçiriyor işçiler. Bunun ne demek olduğunu hepsinin bir düşünmesini isterim. Örgütlenmek için tüm zorlukları aşan işçiler, yetki beklerken bu duruma gelmemelidir. Biz işçiler bireysel kurtuluş düşüncesini ve örgütsüzlüğü hayatımızdan çıkarmalıyız. Çünkü bunlar bizi kurtarmadı, kurtaramaz. Ama bunca olumsuzluğa karşın direnen ve mücadelesinden asla vazgeçmeyen, özellikle de Şekerpınar deposunda çalışan işçi arkadaşlar var. “Vız gelir bize patronun oyunları” dercesine örgütlenme haklarını sonuna kadar kullanmak istiyorlar. Diyorlar ki, “ya buraya sendika gelir ya da Balnak gider!” Alınması gereken doğru tutum da budur. Biz işçiler, patronların oyununa gelmemeli, birbirimize güvenmeli ve örgütlendiğimiz sendikamıza sonuna kadar sahip çıkmalıyız.