İstanbul Arnavutköy’de bulunan Cano Tekstil’de işçiler 2 aydır ödenmeyen ücretleri için mücadele ediyorlar. Cano Tekstil işçileri 19 Şubatta iş durdurmuşlardı. 60 işçi, patrona, ücret alacakları ödenmeden atölyeden çıkmayacaklarını söylemişlerdi. Patron işçileri polis zoruyla atölyeden çıkarmış, işçiler de haklarını almak için atölyenin önünden ayrılmayacaklarını söyleyerek direniş başlatmışlardı.
Cano Tekstil, Rodi gibi ünlü markalara üretim yapıyor. Cano Tekstil patronu akrabaları dışında çalıştırdığı işçilerin hiçbirinin SSK girişini bile yapmamış. Asgari ücretin bile altında bir ücretle çalıştırdığı işçilere, iki aydır bir kuruş bile ödeme yapmamış. İşçiler iki aylık ücretlerini almak için iş durdurup direnişe geçtiğinde ise, patronlar polis çağırarak işçileri dışarı atmaya kalkıyorlar. Kapı önünde bekleyen işçilerin direnişini kırmak için, öncü işçileri polis gözaltına alıyor. Ama işçilerin ücretlerini ödemeyen, kayıt dışı ve asgari ücretin altında işçi çalıştıran patron hakkında yasal bir işlem yapılmıyor.
Cano Tekstil patronu Erdal Akbaş, daha önce Gelibolu’da başka bir firma ismiyle 200 işçiyi aylarca çalıştırdıktan sonra ücretlerini ödemeden makineleri alarak kaçmış. Şimdi de 60 işçiyi iki ay boyunca gece gündüz köle gibi çalıştırdıktan sora, makineleri başka bir yere kaçırıp başka işçileri aynı şekilde çalıştırmak istiyor. Son zamanlarda Cano Tekstil’de yaşananın aynısı onlarca işyerinde yaşandı. Ümraniye’de Halil ve Şirin Tekstil, Edirne’de Genç Tekstil bunun birkaç örneği.
Bunlar yalnız işçi mahallelerinde camları siyah boya ile boyanmış tekstil atölyelerinde yaşanmıyor. Metal işkolundan hastanelere, tersanelerden temizliğe pek çok sektörden binlerce işçi, asgari ücretin bile altında, kayıt dışı çalıştırılıyor. Neredeyse her gün, aylardır ödenmeyen ücretlerinin ödenmesini istedikleri için kapının önüne konan işçiler görüyoruz. Biz işçiler haklarımızı öğrenmeliyiz. Bir işyerinde işe başladığımızda sigortamızın yapılmasını istemeliyiz. Günde kaç saat çalışacağımızı, ne kadar ücret alacağımızı daha baştan konuşmalıyız. Ancak haklarımızı öğrenmemiz yetmez. Önce çalıştığımız işyerlerinde yanımızda çalışan işçi kardeşlerimizle birlikte örgütlenmeliyiz. Sıranın bize gelmesini beklemeyelim. Birbirimize ve kendimize güvenmeyi ve örgütlenmeyi başaramazsak, hiçbir hakkımıza sahip çıkamayız. Örgütlenmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz.