PASOK hükümetinin krizin faturasını işçilere kesme planlarını açıklamasının ardından Yunanistan işçi sınıfı birbiri ardına kitlesel grevler ve protesto gösterileri düzenliyor. Hükümetin planları arasında, kamu çalışanlarının maaşlarını dondurmak, ikramiyeleri kaldırmak, vergi oranlarını arttırmak, ek vergiler uygulamak, emeklilik yaşını yükseltmek gibi işçi sınıfına yönelik saldırılar yer alıyor. İşçi sınıfı ise “Biz kurban değiliz, krizin faturası zenginlere!” diye haykırarak, hükümetin planlarını hayata geçirmesine sessiz kalmayacağını gösteriyor.
Hükümetin kemer sıkma politikalarına devam etmesine tepki olarak, işçiler son olarak 11 Martta genel greve çıktılar ve pek çok kentte protesto eylemleri gerçekleştirdiler. Kamu sektöründe ve özel sektörde örgütlü olan sendikaların ortak kararıyla gerçekleşen 24 saatlik genel greve 3 milyondan fazla işçi katıldı. Genel grev süresince toplu taşıma tümüyle durdu, hastanelerin yalnızca acil servisleri çalıştı, okullar kapandı, devlet daireleri hizmet vermedi. Grev günü gazeteler çıkmazken, hava ve deniz ulaşımı da durduruldu.
Selanik ve Atina’da gerçekleştirilen yürüyüşlere on binlerce işçi katılırken, polisin bir bölümü de greve destek verdi ve göstericileri alkışlarla selamladı. Türkiye’deki “çevik kuvvet” benzeri polis timleriyse başkent Atina’da protestocu işçilere biber gazlarıyla saldırdı.
Yürüyüş boyunca, “Plütokrasi için fedakârlık yok”, “Gerçek iş, daha yüksek ücret” sloganlarını yükselten işçilere öğrenciler de destek verdi. Emekçiler, binalara astıkları pankartlarla grevcilerin yanında olduklarını gösterdiler. Bir binaya asılan pankartta yazılı şu slogan, Yunanistan işçi sınıfının saldırılar karşısındaki direniş kararlılığını da özetliyordu: “Daha fazla fedakârlık yok, savaşa karşı savaş!”