Merhaba işçi kardeşlerim. Ben özel bir hastanede temizlik işçisi olarak çalışıyorum. Sürekli gece vardiyasındayım. Yaklaşık 14 saat çalışıyorum, bazen o kadar saat çalıştıktan sonra ayakta kaldığıma şaşıyorum. İşsizliğin kırbacının etkisi olsa gerek, akşamın en güzel saatlerinden sabaha kadar uykusuz bitkin bir halde çalıştırılıyoruz. Gecenin belirli saatlerinde öyle uyku bastırıyor ki, gözün hiçbir şeyi görmüyor. Dikkatli olmamız söyleniyor müdürler tarafından. “Arkadaşlar önce sizin sağlığınız gelir, tıbbi atıklar var, dikkatli olmazsanız elinize iğne batabilir ve yangı kapabilirsiniz. Ve durduk yerde AİDS ya da başka bir tehlikeli hastalık mikrobu alabilirsiniz.” Bu kelimeler ağzından öyle kolay dökülüyor ki, sanki bizi bizden çok düşünüyor.
Bu uyarılardaki gibi bir kaza olduğunda da “ben sizi uyarmıştım, ama siz dikkatsizsiniz” deniyor. İşte ben de buna çok kızıyorum. Onca saat uykusuz kalıp, yürümeye mecalimiz yokken nasıl dikkatli olalım? Çalışma saatlerimiz bize göre çok uzun, ama patronumuza göre bu süre bile yeterli değil. Çünkü gece vardiyası bittiğinde sabah eve gidip uyumamız gerekirken “eğitim alacaksınız” deyip bizi hastanede alıkoyma yüzsüzlüğünü gösteriyor. Eğitim adı altında yapılan bu toplantılar, patronumuzun bizi daha çok çalıştırmak için düzenlediği uygulamalardan ibaret. Çünkü patronlar biz işçileri daha fazla çalıştırmanın yöntemini böyle eğitim adı altında yuttururlar. Bu eğitimden sonra uykusuzluktan bayılmamak için ayakta zor duruyoruz.
Kardeşlerim bizim ellerimizin, nasırlı parmaklarımızın hünerleri süslüyor her yeri. Dünyadaki tüm nimetleri üreten bizim bazen korkak, bazen yumruk olmuş, çalışkan ellerimizdir. Kardeşlerim neden bu ölümcül koşullarda saatlerce çalıştırılıyoruz? İş kazası geçirip sakat kalmak veya ölmek bize hiç uzak değilken niye bu koşullara razı oluyoruz? Bizler canımızı yolda mı bulduk?
Bizler bu koşullarda çalışıyoruz, çünkü örgütsüzüz. Patronumuzun işine dört elle sarılırken, kendi kötü iş koşullarımızı insanca çalışılabilecek hale getirmek için neden bir araya gelmiyoruz? Çünkü örgütsüzüz. Evet, kurtuluşumuz bir araya gelip, örgütlenip, “bu koşullarda çalışmak istemiyoruz” diyebilmekten geçiyor.