Yeniçamlıca’da bir işçi kahvesi. Kahvedeki işçiler, daha önce tanışmamızın verdiği rahatlıkla sıcak bir merhabayla karşıladılar bizleri. Biraz hal hatır sorduk, işyerinden, çalışma koşullarından sohbet edip çayımızı yudumladıktan sonra, 1 Mayıs üzerine sohbet etmeye başladık. Her bir masadan ayrı ayrı sesler eklendi sohbetimize. Şimdi sizlere işçi arkadaşlarımızın görüşlerini aktarıyoruz. Plastik işçisi de vardı aralarında, matbaa işçisi de, atölyede çalışanı da. Birçok işçi arkadaşımız evin tek çalışanı ve yıllardır geçim sıkıntısıyla boğuşuyorlar.
UİD-DER: Uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’a katılmak sizin için ne ifade ediyor?
1 Mayıs’a birçok kere katıldım, ama birkaçı hariç hepsinin de keyifli yanı değil olaylı yanı kaldı aklımda. Zaten Taksim ısrarından sonra da katılmadım. Eski 1 Mayısları bulmak zor. Umarım bu sene ayrım olmaz da 1 Mayıs’ı o coşkuyla, sizlerle birlikte kutlarız. Bunun bizim günümüz olduğunu biliyorum, bunun için orada olmamız gerektiğini de. İlk 1 Mayıs’ta aklımda kalan, bana kattığı o özgüvendi. Umarım bu 1 Mayıs, kaybettiğimiz özgüveni kazandığımız yer olur.
UİD-DER: Krizin faturasını ödememek için ne yapılmalı?
Biz işçiler için tek çare birlik olabilmek, ama ne yazık ki başaramadığımız tek şey de bu. Birlik olamazsak, bugün ben kaybederim sen susarsın, yarın sen kaybedersin ben susarım, ama kaybeden ikimiz oluruz, biz oluruz. Bunun farkına varmalıyız. Krizin faturasını ödememenin yolu işçi kardeşinin elini tutmaktan geçer, örgütlenmekten geçer, başka yapacak bir şeyimiz yok.
UİD-DER: İşçiler 1 Mayıs’ta hangi talepleri dile getirmeliler? Örneğin bu seneki 1 Mayıs’ın ortak sloganı “işten atmaları geri püskürtmek için 1 Mayıs’a” olabilir mi?
Olabilir, hem de güzel olur. Ama benim gönlümdeki slogan, “Kurtuluş yok tek basına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”. Bunu çok haykırmamız gerek. Bence de talep olarak, bugünlerde en çok ihtiyacımız olan, “işsizlere iş, çalışanlara iş güvencesi”. Bence bu talep ortak talebimizdir.
UİD-DER: 1 Mayıs’ın kitlesel ve coşkulu olması, işçilere güven vermesi ve patronların yüreğine korku salması için sendikalar nasıl bir hazırlık yapmalılar?
Sendikalar benim anlamadığım bir konu, ama şunu biliyorum ki, sendikalar bizim sahip çıkmamız gereken kurumlardır. Biraz önce siz dediniz ki, “Biz 1 Mayıs’ı çok ciddiye alıyoruz, bizim için bir gün değil bir yılın adıdır 1 Mayıs”. İşte sendikalardan da istediğim budur. Bir gün için sendikacı oldukları akıllarına gelmesin lütfen.
UİD-DER: Devletin ve patronların 1 Mayıs’ın içeriğini boşaltmak ve katılımı azaltmak için her daim yaptığı karalamalar ve baskılara karşı ne yapmalıyız? Çevrenizden bu korkular yüzünden katılmayanlar oluyor mu?
Bunu artık devlet yapmıyor desem yeridir. Bunu artık sendikacılar, kurumlar yapıyor. Taksim ısrarı işçileri soğuttu, en azından çevremdeki insanlardaki kanaat bu. Şimdi ne devlet ne patron işçilerin 1 Mayıs’a gitmesini istemediğini açıktan göstermiyor. Ama alttan her türlü pisliği yapıyor. Mesai koyar, polis korkusu koyar, basını ve televizyonu da devreye soktu mu 1 Mayıs fobisini iyice kabartır. Bence bizler uyanık olmalıyız. Bir kere bilelim ki 1 Mayıs bizim için olan bir gün. Geri kalan 364 günü patrona verdin, tamam da, 1 gün de senin olsun bari. O günü vermeyelim onlara, ben böyle düşünüyorum.
UİD-DER: İlk kez 1 Mayıs’a katılacak olan işçi kardeşlerimize ne söylemek istersiniz?
Söylenecek çok şey var, ama en önemlisi orada olmamız gerektiğidir. Çünkü ya o meydanda yeniden uyanacağız ya da kendi sessizliğimizde her şeyimizi o alanda bırakacağız. Tekel işçisi olacağız o alanda, bir öğrenci olacağız. O alanda bir Kürt olacağız, o alanda ezilmiş, taciz edilmiş bir kadın olacağız. Yani o alanda sorunlarının çözülmesini isteyen bir sınıf olacağız. Olmak zorundayız da!
UİD-DER: Teşekkür ederiz.