Çalıştığım fabrikanın kimyahane bölümünde, o günkü çıkan yemekten zehirlenen bir işçi arkadaşımız fenalık geçirdi ve çalışırken yere yığıldı. Bizler de doğal olarak elimizdeki işleri bırakarak arkadaşımızın yanına koştuk.
Daha sonra müdür ve şefler bölüme gelerek arkadaşımızı hastaneye gönderdiler. Ve bizler de çalışmaya kaldığımız yerden devam ettik. İşin en acıklı yanı da tam olarak burada yaşandı. Zehirlenen arkadaşımız hastaneye giderken fabrikanın genel müdürü şu sözleri sarf etmiş: “Sen ne biçim insansın, madem hasta oldun, sessiz sedasız gel yanımıza biz de sana izin verelim ve çek git. Neden diğer işçileri başına topluyorsun? Sen gelip izin istedin de biz vermedik mi? Üretimi aksatmaya hakkın yok! Bir dahaki sefer o bölümdeki işçileri herhangi bir sebepten dolayı toplanmış halde görmek istemiyorum. Eğer bir problemin varsa gel yanımıza çözelim. İnsanları galeyana getirmene gerek yok.”
Evet arkadaşlar kim ne derse desin, benim burada anladığım tek bir şey var. O da patronların ve onların kaypak müdürlerinin, biz işçileri birlik içinde görmeye tahammül edememeleridir. Ve bunun tek bir sebebi vardır dostlar. Onlar işçilerin birlik olmasından çok korkarlar. Çünkü dünyada onların bu kokuşmuş sömürü düzenlerinin karşısında durabilmek ve bu düzeni yok edecek tek güç işçi sınıfının birlik içinde mücadele vermesidir.