Biz Sincan Organize Sanayi Bölgesinde çalışan işçileriz. Fabrikada onlarca sorunumuz var; fazla mesailerin ödenmemesi, zaten üç kuruş olan maaşların geciktirilerek ödenmesi, sürekli iş kazaları, çay saatlerinin kısıtlanması, istirahat saatlerinde oturacak yer olmaması bunlardan yalnızca bir kısmı.
Biz bu şartlarda çalıştırılırken, 3 yıldır faaliyette olan fabrikanın açılışı yapılacak diye Cumhurbaşkanın fabrikayı ziyaret edeceği haberini aldık. Ve biz işçiler için çok zor günler başladı. Açılıştan 15 gün önce fabrikada bazı tadilat ve temizlik işlerinin yapılması için işçiler zorunlu izne çıkarıldı, yıllık izni olanların izninden düşüldü, olmayanlar ise ücretsiz izne gönderildi. Fabrikada kalan işçiler ise çok ağır bir çalışma temposunun içine girdiler. Sabahlara kadar çalışıyor, günlerce çoluğumuzun çocuğumuzun yüzünü göremiyorduk. Yerler boyandı ve fabrikanın havalandırma sistemi yeterli olmadığı için biz işçiler boyanın kokusundan günlerce baş ağrısı çektik. Milyonlarca lira harcanarak bir gecede fabrikanın bahçesine ağaçlar, çiçekler dikildi. Tüm bu işler işçilere baskı uygulayarak yaptırıldı. İşçiye kış boyunca kriz bahane edilerek kışlık elbise verilmezken, Cumhurbaşkanı geliyor diye herkese yeni ve yazlık elbiseler dağıtıldı.
Cumhurbaşkanı geldi ve fabrikada her şey dâhil 10 dakika kaldı. Bu sırada tuvaletleri dahi kullanamadık, kullanmak isteyen arkadaşlara korumalar, “kullanamazsın, ben ne bileyim senin akşamdan oraya bir şeyler koyup koymadığını” gibi cevaplar verdiler. Yani her şeyin yanında bir de potansiyel suçlu olmuştuk. Cumhurbaşkanı fabrikada kaldığı süre içinde işverene böyle güzel işler yaptığı için teşekkür etti ve başarılarının devamını diledi. Oysa oradaki her şeyi biz yapmıştık. Cumhurbaşkanı gittikten sonra kalan misafirlere yemek verildi. Onlar yemekhanede yediği için biz dışarıda ayaküstü yemek zorunda kaldık ve yediğimiz ekmek arası köfteydi, pek çok arkadaşımıza ayran da yetişmemişti, yerken neredeyse boğulacaklardı. Oysa açılış için bizim bildiğimiz en az 500 bin lira harcama yapılmıştı.
Biz bu ziyaretten şunu anladık: Cumhur da patron için, başkanı da patron için! Ve örgütsüzlüğümüzün yani öksüzlüğümüzün acısını bir kez daha hissettik. Örgütlü olsaydık, sendikalı olsaydık bize bu yapılanlara biraz olsun dur diyebilirdik. Ama hiçbir şey bitmiş değil, bugün bu durumu bilinçli bir şekilde kavrayan biz işçilerin sayısı az olabilir ama patronlar bize bu zulmü yaptığı sürece biz daha bir hırsla çalışıp bunların hesabını soracağımız günün gelmesini daha bir yakınlaştıracağız.
Gelecek Güzel Günler Ellerimizde!