Başımdan, birçok işçiyi ilgilendirdiğini düşündüğüm İŞKUR ile ilgili bir olay geçti. Bu olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle bu olayla ilgili mevzuatı açıklayayım.
2002 Mart ayında uygulamaya geçen İşsizlik Sigortası Kanunu gereği, bir işyerinde çalışırken, kendi istek ve kusuru dışında işini yitiren işçilere, uğradıkları gelir kaybını kısmen de olsa karşılayabilmeleri için işsizlik ödeneği veriliyor. Bu ödeneği almak için son üç yıl içinde en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olmak ve son 120 gün kesintisiz prim ödemek gerekiyor. Verilen ödenek prim gün sayısına bağlı olarak değişiyor. 600 prim günü için 180 gün, 900 prim günü için 240 gün ve 1080 prim günü gün için 300 gün işsizlik ödeneği ödeniyor. İşsizlik ödeneği son 4 yıllık kazanç ortalamasını yüzde 50 oranında ve net asgari ücreti geçmeyecek şekilde ödenmekte.
2003 yılında, çalıştığım işyerinden sendikalaşma çalışması yaptığım için atıldım. İŞKUR’a başvurduktan sonra işsizlik ödeneği almaya başladım. Bu konu ile ilgili prosedürü bildiğim için, iş bulduğum zaman dilekçe vererek işsizlik ödeneğini durdurdum. Fakat aradan yedi yıl geçtikten sonra (2003-2010) posta yoluyla bir cezai bildirim aldım. İŞKUR işe girdiğim halde ödeneği kullandığımı iddia ederek ve devlete zarar verdiğimi öne sürerek verdiği ödeneği geri istedi. 7 yıl beklenmiş ve faiz işletilmiş. O gün aldığım 600 liraya karşılık bugün tam 1058 lira ödemem isteniyordu. Eğer ödemezsem icra yoluyla tahsil edileceğini de tarafıma bildirdiler. Ben bildirim kâğıdı ile birlikte İŞKUR’a gittim.
Sırada birçok insan vardı ve onlar da aynı sorundan muzdaripti. Binlerce işçi, şişirilen bir geri ödeme cezası ile karşı karşıyaydı. Durumun tekrar gözden geçirilmesini rica ettiğim memur, peşinen, “ya uğraştırma kardeşim, gel sana bir kıyak yapalım, borcunu taksitlendirelim de öde paranı” diye bir teklifte bulundu. Israrlı olduğumu görünce de, “sen bir çay iç, otur, evrak kurcalamamız gerek” diyerek sıradakilerin işlemlerini yaptı. Sonra dilekçemi ararken, kulağıma yanaşıp, “ya kardeşim, bizim evrak bölümünü su bastı da, aslında usulünce itiraz etseler, bulunamayan dilekçeye rağmen pek çok insan haklı çıkar” dedi. Sonunda dilekçem bulundu ve haklılığım kabul edildi. Beni nasıl borçlu çıkardıklarını sorgulamaya devam edince, bir de hesabıma yatıp bankadan geri çektikleri 260 liralık bir alacağım olduğunu ortaya çıkardım. Bu parayı da tekrar ödemelerini talep ettim. Ve haklı bulundum. Yani sonuçta, 1058 lira borçlandırılıp hacizle beni tehdit eden İŞKUR bana borçlu çıktı.
Ama maalesef pek çok işçi arkadaş, onların “kıyak taksitlendirme” önerisini kabul edip, borçlu çıkarıldıkları parayı yatırdılar. Bu işçilerin sayısı hiç de az değil. Binlerce insan bu yolla kendi alın terinin karşılığı olan ödeneği İŞKUR’a bırakıyor. Kimi dilekçe vermediğinden, kimi verse bile ispat edemediğinden bu haksız geri ödemeye maruz bırakıldılar. İşçi arkadaşlar uyanın ve sorgulayın. Hakkınızı aramayı öğrenin. Hakkını aramak avukatla olmuyor sadece. Kendiniz bu bilinci edinebilirsiniz. Beni sizden farklı kılan bir şey yok. Tek fark varsa benim UİD-DER’e gidip haklarımı öğrenmemdir. Sizleri de UİD-DER’e davet ediyorum. UİD-DER’e gelin, haklarınızı ve sınıf bilincini hep birlikte öğrenelim.