Rusya’da Maden İşçileri Eylemde
Rusya’da 8 Mayıs günü Raspadskaya madeninde metan gazı sıkışması nedeniyle güçlü bir patlama yaşandı. Göçük altında kalan madencilerden 66’sının cesedine ulaşılırken 24 madencinin arama çalışmaları devam ediyordu. Ancak yeni patlamalar olabileceği endişesiyle arama-kurtarma çalışmalarına 13 Mayısta ara verildi.
russia_maden.jpg [1]
Bu madendeki madencilerin büyük bir bölümü aylık 30 bin ruble (yaklaşık 1000 dolar) ücret vaadiyle çalıştırılıyorlar. Ne var ki, işçiler çıkardıkları kömür miktarına bağlı olarak ücret alıyorlar ve çoğu zaman bu ücrete ulaşmaları mümkün olmuyor. Örneğin sık sık yükselen metan gazı seviyesi nedeniyle üretim durdurulduğunda işçiler günlük kotalarını dolduramıyorlar ve eksik ücret alıyorlar. Bu nedenle metan gazının seviyesini ölçen detektörler genellikle çalışmaz halde tutulmakta.
Kazadan kurtulan bir madenci düşüncelerini söyle ifade ediyor: “Hiçbir patron onları affedip affetmediğimizi sormak için yanımıza bile gelmedi. Annelerden, eşlerden özür dilemek için yanımıza uğramadılar. Onların gözyaşları, acıları, metanet dilemeleri sahtedir, yalandır.”
Bir başka madenci ise şunları söylüyor: “Biz de insan gibi yaşamak istiyoruz. Herkes bizim çok yüksek ücret aldığımızı söylüyor. Gerçekte bizler ancak maaşımızı aldığımız gün yaşıyoruz, ayın geri kalan günlerinde ise borç içinde yüzüyoruz. Eğer üretim kotasını doldurmazsak maaşımız düşüyor. Madende can güvenliğimiz yok. Çalışırken ölümü her an ensemizde hissediyoruz. Aşağıda birikmiş gaz var. Ve her zaman hazır durumda bizi bekliyor. Bizler elimizde hiçbir şey kalmayacağını bilerek çalışıyoruz. Onlar bize iş verirken ‘çalışmak için güvenliksiz iş koşullarını kabul edin’ diyorlar. O zaman size 15-20 bin ruble öderiz diyorlar. Herkes bunu biliyor. En acısı bunu biz de biliyoruz. Ama çalışmaya mecburuz.”
Yetersiz önlemler ve denetimsizlik yüzünden dünyanın her yerinde madenler madencilere mezar oluyor. Dört gün önce Zonguldak’ta yaşanan grizu patlamasında da, alınmayan iş güvenliği tedbirleri yüzünden 30 canımızı yitirdik. Öyle bir sistemde yaşıyoruz ki, babadan kalma bu tehlikeli işi aç kalmamak için çocuğu devralıyor. Ve maden patronlarının saltanatları devam ediyor. Bunun tek bir çözümü var: Dünyanın tüm işçilerinin birleşmesi ve bu insanlık dışı sömürü sistemini yerin dibine gömmesi!
Romanya: Ücret Kesinti Planına Karşı İşçiler Sokakta
romanya.jpg [3]
Protesto gösterileri nedeniyle 2 saat boyunca Bükreş sokaklarında trafik durdu. Eylemci işçiler, “Geleceğimizi tehlikeye atmayın” sloganı eşliğinde Ekonomi Bakanına su şişeleri ve taş yağdırdılar. Sendika lideri Iacob Baciu şayet hükümet ücret kesintisi kararından geri adım atmazsa 31 Mayısta genel greve gideceklerini açıkladı.
Eyleme katılan 33 yaşındaki bir işçi, ayda 265$ kazandığını ve ücretlerinin çok düşük olduğunu belirterek şunları söylüyordu: “Hiçbir şey iyi değildi, fakat şimdi kesintilerle birlikte her şey daha da kötü olacak. Ben başka bir ülkeye göç etmek istemiyorum.”
Başbakan Emil Boc ise “ülkenin geleceğinin kurtulması için” bu kesintilerin şart olduğunu, ama –sanki bir lütufmuşçasına– 1 Hazirana kadar uygulamayı erteleyeceklerini açıkladı. Maliye Bakanı ise 2011 yılına kadar 70 bin işçinin işten çıkartılacağını duyurdu. IMF’nin açıklamalarına göre, ülkede 740 bin olan işsizlik rakamı yılsonuna kadar 1 milyon kişiye çıkacak.
Paris’te Hemşirelerin Eylemine Polis Saldırdı
Paris’te hemşireler, taleplerinin karşılanması için tren yolunda oturma eylemi yaptılar. 19 Mayısta gerçekleştirilen eylem, Paris ile batı Fransa arasındaki tren ulaşımını iki saat aksattı. Eyleme polisin müdahalesi sert oldu. Polis gözaltına aldığı hemşireleri yerlerde sürükledi.
Hemşireler uzmanlık eğitiminde geçen çalışma sürelerinin ücretlerine yansıtılmasını istiyorlar. Eyleme katılan bir hemşire şunları söylüyor: “Hor görülüyoruz. Hükümet bize verdiği sözleri tutmadı. Onun için buradayız. Hepimiz beş yıllık anestezi uzmanlık eğitim süremizin maaşlarımıza yansıtılmasını istiyoruz. Hükümet bu uygulamayla, anestezi hemşirelerini uzmanlık eğitimi almaksızın çalışmaya teşvik ediyor.”
Bangladeş: Daha Fazla Tekstil İşçisi Ölmesin!
Bangladeş’te, Ulusal Tekstil İşçileri Federasyonu, tekstil fabrikalarında ve atölyelerinde iş güvenliği önlemlerinin alınması için yeni bir kampanya başlattı. Çoğunluğu genç kadınlardan oluşan yaklaşık 5 bin tekstil işçisi, kampanyaya destek vermek için 1 Mayıs’ta meydanlardaydı.
Bangladeş’te tekstil sektörü işçiler için tam bir ölüm makinesi gibi işliyor. 1990’dan bu yana 33 büyük tekstil fabrikasında çıkan yangında 400 işçi yanarak can verdi. 200’den fazla fabrikada da 5 bin işçi yaralandı. 2005’te Spectrum adlı fabrikanın çatısının çökmesi sonucunda 64 işçi göçük altında kalarak hayatını kaybetti.
Fabrikalarda çıkan yangınlarda işçilerin hayatlarını kurtaramamalarının en önemli nedeni, fabrika çıkış kapılarının kilitli olması. Şubat ayının son günlerinde, dünyanın sayılı markalarından olan H&M’ye üretim yapan bir tekstil fabrikasında yangın çıkmış ve bu yangında 21 işçi, çıkış kapıları kilitli olduğu için dumandan zehirlenerek hayatını kaybetmişti.
Düzenlenen kampanyada, tekstil işçileri için yeni bir ücretin belirlenmesi, can güvenliklerinin sağlanması, sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, eşit ücret, eşit haklar, kadın işçilere saygı ve yeni reformların yapılması talep ediliyor.
Zimbabwe: Maden İşçileri Düşük Ücrete Karşı Grevde
Zimbabwe’de maden işçileri daha iyi ücret için 13 Mayısta greve çıktı. Zimbabwe Maden İşçileri Sendikası, 25 bin işçinin greve katıldığını ve grevin bütün ülkeyi kapsadığını açıkladı. İşverenler ve sendika temsilcileri arasındaki uzlaşma görüşmelerinden bir sonuç çıkmayınca işçiler greve çıktılar. İş mahkemesi maden işçilerine 140 dolar ücret artışı yapılmasını haklı görmüş, buna rağmen patronların örgütü olan Ulusal Maden Meclisi bu zammın ödenmesine karşı çıkmıştı. İşçiler ücretlerine 140 dolar zam yapılmasını ve en düşük ücretli madencilerin aylık ücretinin 290 dolara çıkarılmasını istiyorlar.
Zimbabwe’de maden sektörü 40 bin çalışanıyla ekonomik krizden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. İşçilerin ücretleri hiçbir ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Ülke, elmas, altın, kömür ve çeşitli madenler bakımından zengin kaynaklara sahip. Örneğin altın sektöründe yılın ilk çeyreğinde 1667 ton üretim yapıldı. Ancak işçilerin yaşamları altın kadar parlak değil. Ülke toprakları zengin olmasına rağmen, bu zenginliğin işçilere bir faydası yok!
Cezayir’de Demiryolu İşçileri Kazandı
Cezayir demiryolu işçileri haftalardır süren grevlerini, hükümetin %20 ücret artışını kabul etmesinin ardından sona erdirdiler. Ancak hükümet bu kazanımın diğer sektörlere örnek olmasından korkuyor. Burjuvazi de bu grevin sınırları aşarak diğer Kuzey Afrika ülkelerindeki işçileri greve çıkma konusunda cesaretlendirmesinden endişe ediyor.
Geçtiğimiz altı ay boyunca ücretlerin sürekli olarak düşmesi, bunun karşısında enflasyon oranının artması, Cezayir halkını öfkelendirmişti. Tüketici fiyatları sürekli yükselirken, buna tepki olarak, kamu ve özel sektör çalışanlarını içine alan bir grev dalgası yaşanmıştı.