Geçenlerde UİD-DER Sefaköy temsilciliği olarak çok güzel bir günde, çok güzel bir piknik organizasyonu yaptık.
Piknik için seçilen ormanlık alan da bir o kadar güzeldi. Sabah daha önceden belirlenen toplanma yerlerinde buluşarak, servislerle piknik yapacağımız alana doğru yola çıktık. Servislerle yola çıkmıştık fakat bu servis her sabah beni fabrikaya götürsün diye bindiğim servis değildi, bu anlamda çok mutluydum.
Ormana geldiğimizde gökyüzündeki güneş de ağır ağır tepemizde yükseliyordu. Sonra biraz gezintinin ardından görevli arkadaşlarımızın hazırladığı kahvaltı sofrasına oturduk. İnanın arkadaşlar, o sabah yaptığımız kahvaltıda içtiğim çayın tadı her zamankinden çok daha güzeldi. Kahvaltıdan sonra birçok oyun oynadık, diğer sektörlerde çalışan işçi arkadaşlarla bol bol sohbet etme şansımız oldu. Hakikaten günümüz çok coşkulu geçiyordu. Hayatımda güneşin batmasını istemediğim sayılı günlerden birisi de buydu.
Sonra çok güzel bir öğle yemeğinin ardından derneğimizin müzik-şiir ekibinin hazırladığı müzik ve şiir dinletisine başladık. İşçi sınıfının ozanları olan Nazım Hikmet Ran ve Ahmed Arif’i de anmış olduk. Sırayla sahneye çıkan arkadaşlar, her iki şairimizin yazdığı işçi sınıfını anlatan o çok güzel şiirleri okudular. O gün aslında yaşamanın ne kadar keyifli olabileceğini tekrar öğrendim.
Hatta o ara şiir okuyan arkadaşlardan birisi sahneye çıktı ve Nazım ustanın mükemmel şiirlerinden bir tanesini seslendirdi. Bu şiir, o günü ve gelecekte bizi bekleyen böylesine güzel günleri anlatmaya yetiyordu:
…ve insanlar ellerini
korkmadan
düşünmeden
birbirlerinin ellerine bırakarak
yıldızlara bakarak:
- "Yaşamak ne güzel şey!"
diyecekler;
bir insan gözü gibi derin
bir salkım üzüm gibi serin
bir ferah
bir rahat
bir işitilmemiş şarkı söyleyecekler...
Hiçbir ağaç
böyle harikulâde bir yemiş vermemiş
olacaktır.
Ve en vadedici
bir yaz gecesi bile
böyle sesler,
böyle inanılmaz renklerle
sabaha ermemiş olacaktır…
Bu şiir heyecanımı ikiye katlamıştı, ne güzel de özetlemişti her şeyi Nazım usta… İnadına mutlu olabilmek ve iştahlı bir mücadele vermek, en doğru olandı. Aslında hayatın içinde o kadar sıkıntı olmasına rağmen, eğer bizler örgütlü olarak yaşar ve mücadele edersek, güzel günleri yaratmak ve sürekli mutlu olabilmek bizlerin elinde olacaktır.