AKP hükümeti emekçilerin kazanımlarına saldırmaya devam ediyor. Kamu kurumlarının elinde bulunan ve sözde kamu işçilerine ucuz tatil imkânı sağlamak amacıyla kurulmuş olan sosyal tesislerin Ağustos başında satışa sunulacağı açıklandı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ilk etapta Maliye Bakanlığı’na ait sosyal tesis ve tatil kamplarını satacaklarını söyleyerek bunu diğer bakanlıkların izleyeceğini belirtti. Bu satış kararı, AKP’nin kapitalistlerin krizini emekçilere ödetmek maksadıyla hazırladığı “Acil Eylem Planı”nda, “hazine taşınmazlarının yatırımcılara tahsisi ile kamuya ait sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılması” maddesi adıyla yer alıyordu. Son sekiz yılda 32 sosyal tesis satılırken, sırada 767 adet tesisin olduğu belirtiliyor. Kamu sosyal tesislerinde kâr amacı güdülmediği için konaklama bedelleri oldukça düşük.
Ekmek Yoksa Pasta Yesinler
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, kamu emekçilerinin bu haklarını gasp ederken kullandığı sözlerdeki küstahlık, kendi sınıf görüşüne oldukça yakışıyordu. Emekçilerle resmen dalga geçen Şimşek, 5 yıldızlı otellerin çok cüzi fiyatlar sunduğunu ve ödeme kolaylıkları yaptığını öne sürdü. Kendi belirlediği asgari ücretin bir işçi ailesinin bu otellerde 1 gece kalmasına bile yetmeyeceği ortadayken, bu otelleri adres göstermesi, “ekmek yoksa pasta yesinler” esprisine benzedi. Şimşek, bu tesisleri özel sektöre devretmekle istihdamın artacağı yalanını söylemekten de utanmadı. Her özelleşme sürecinde aynı yalana başvuran yöneticiler, özelleştirmeler sonucu artan işsizler ordusunu görmezden gelmemizi istiyorlar.
Satışa bir bahane olarak sosyal tesislerin yönetilmesinin zor olduğunu söyleyen Şimşek’e, biz işçiler “zorsa bırakın, biz kolayca işletebiliriz” demeliyiz.
Çok az bir emekçi kitlesinin faydalanabildiği bu tesislerin satılacak olması “zaten faydalanamıyoruz” diyerek görmezden gelinebilecek bir saldırı değil. Bu hak gaspı işçi sınıfına saldırılarının bir parçasıdır. Saldırı programının bir başka ayağıdır. Bu hak gasplarını önlemenin tek yolu, bu haklara sahip işçilerle sahip olamayanların haklarını genişletmek için ortak mücadele etmeleridir. Kamu ve özel sektörde çalışan milyonlarca işçi için mücadele edecekleri ortak talepler arasında tesislerin satılmaması, tersine tüm işçilere yetecek sayıda çoğaltılması olmalı. Eğer “kaynak” soracak olurlarsa, ülkenin üç yanındaki sahillere yıllarca teşvik kredileri ve bedelsiz özelleştirmelerle yaptırdıkları 5 yıldızlı otelleri gösterebiliriz. Sermaye, emekçilerin elindeki kırıntılara göz dikiyor olabilir, ama biz işçiler kendi ürettiklerimiz ve emeğimizden çalınanlarla yapılan servetleri geri almalıyız. Yeter ki hakkımız olanları almak için harekete geçelim.