Esenyurt Belediyesinden işten atılan işçiler 288 gün boyunca belediye önünde hakları için mücadele ettiler. Türk-İş’in destek vermediği direniş bizlere bir kez daha sendikaların işçilerden kopuk bürokratların elinde olduğunu göstermiştir. Esenyurt belediye işçilerinin direnişi, 68 işçinin işten çıkarılmasıyla çok daha farklı bir boyut alması gerekirken, tam tersine sendikanın masa başında çözüm yalanlarıyla sona erdirilmiştir. Bu direnişin bitmesinin en büyük nedeni işçilerin gerçek anlamda örgütsüz olmalarıdır. 288 gün boyunca belediye önünde direnen işçiler için sendikanın hiçbir eğitim çalışması yapmaması, işçilerin kendi aralarında bir komite bile oluşturamaması da bunun bir sonucudur. Kurulan platformda öncü diye bilinen insanların diğer işçiler yerine bir şeyler yapmaya çalışmaları tam anlamıyla o işçilere yapılan bir kötülüktür. Onlar yerinde oturacak ve birileri onların mücadelelerini yürütecek. Böyle bir şey işçilerin mücadele etmelerine ve sınıf bilincinden uzak olmalarına neden olur. Evet, bazı işçilerde bizim yerimize birileri bir şey yapıyorlar bilinci vardı. Kendilerinin dağıtması gereken bildirileri dağıtmamaları ve diğer çalışmalara doğru düzgün katılmamaları bunların göstergesiydi. Oysa onlar olmadan o çalışmalar yapılmasaydı, onların beyninde “kimse bizim için bir şey yapmıyor” düşüncesi olacaktı. Kendi işimizi kendimiz yapmalıyız düşüncesi aktarılsaydı eminim onların yaşamlarında bir şeyler değişecekti ve bugün sendikanın isteği yerine kendi istediklerini yapıyor olacaklardı. Şu ana kadarki süreçte şube bir çaba gösterse de sendika genel merkezinin tutumu açık bir şekilde ortadaydı. Ama bu görmezden gelindi. Direnen işçiler şunu bilmeliler ki, kendi davalarına kendileri sahip çıkmazlarsa mücadelelerinin başarıya ulaşma şansı yoktur.