Deri-İş 30. Olağan Genel Kurulu, 24-25 Temmuz tarihlerinde Petrol-İş konferans salonunda gerçekleştirildi. Deri işçilerinin yanı sıra kongreye direnişteki Yeşil Kundura ve UPS işçileri de katıldı. Ayrıca kongreye çok sayıda sendikacı da katılarak destek verdi. “Deri-İş Sendikası Genel Merkezinin 30. Olağan Kongresinin Deri İşçilerinin ve İşçi sınıfının Mücadelesine Güç Vermesini Diliyoruz” pankartıyla kongreye katılan derneğimiz UİD-DER, bir de stant açtı. İşçi Dayanışması bültenimiz ve işçi sınıfının sorunlarını ele alan kitaplar bu stantta tanıtıldı.

Kongre Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi’nin açılış konuşmasıyla başladı. Servi, krize değinerek başladı konuşmasına. “Krizde işçiler korkutuldu. Toplum susturulmaya çalışıldı” diyerek AKP’nin işçi sınıfına saldırılarını eleştirdi. Son üç yıllık dönemde Deri-İş sendikasının mücadelelerine değindi. Tuzla, Çorlu, İzmir, Düzce’de yaptıkları örgütlenmelerde polis ve askerlerin baskılarına rağmen yılmadıklarını belirten Servi, sendikaların güçlerini birleştirmeleri gerektiğini vurguladı ve “örgütlüysek kazanırız, örgütlüysek her şeyiz” diyerek konuşmasını bitirdi.

Konuşma sonrasında deri işçilerinin yürüyüşünü, basın açıklamalarını, direniş yeri ziyaretlerini konu edinen bir video izletildi. Daha sonra Hava-İş Genel Başkanı Atilla Ayçin başkanlığında Divan Kurulu oluşturuldu. Divanın oluşmasıyla kongreye katılan sendikacılara söz verildi. Sendikacıların konuşmasından sonra Deri-İş delegeleri kürsüye gelerek eleştirilerini ve mücadele önerilerini sıraladılar. Konuşan genç deri işçileri deri işçilerinin sorunlarını dile getirdiler. Derneğimizin üyesi genç bir deri işçisi, gençler arasında işsizliğin arttığına, taşeronlaştırmanın yaygınlaştığına dikkat çekti. Sendikaların taşeron işçileri örgütlemek üzere harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Deri işçilerinin koşullarının ağırlaştığını, sağlık sorunlarının büyüdüğünü vurguladığı konuşmasında, genç deri işçilerinin mücadelede öne çıkması ve ellerini taşın altına koymaları gerektiğini önemle vurguladı. Bu noktada ağabey dedikleri deneyimli deri işçilerinin de kendilerine deneyimlerini aktarmalarının ve böylece mücadelede önlerini açmalarının büyük bir ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.

Yine derneğimiz üyesi olan bir başka genç işçi de yaptığı konuşmada, amaçlarının deri işçileri arasında sendikal mücadeleyi yaygınlaştırmak ve ilerletmek olduğunu söyledi. Sendikalı işyerlerinde patronların baskılarına karşı mücadele vermeyen, saldırılara dur demeyen işçilerin ve sendikaların, sendikasız işyerlerine sendikayı ve mücadeleyi taşıyamayacağını dile getirdi. Doğruyu söylemenin, yanlışı eleştirmenin sınıf bilinçli işçilerin görevi olduğunu ifade eden işçi arkadaşımız, sendikasız yerlerde örgütlenmenin artması için, sendikaların mevcut işyerlerinde görevlerini layıkıyla yerine getirmesi ve mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışının egemen kılınması gerektiği üzerinde durdu. Sendikaların mücadele gücünün artmasıyla işçilerin kazanımlarının artacağını, işçilerin kazanımının artmasıyla sendikasız işçilerin sendikaya karşı önyargılarının kırılacağını, sendikalı olma mücadelesinin önünde yürüyeceklerini dile getirdi. İşçiler olarak sendikalarına sahip çıkmaları ve denetlemeleri gerektiğinin altını çizen işçi arkadaşımız, Deri-İş’in Kazlıçeşme ve Tuzla’daki mücadelelerine vurgu yaparak konuşmasını bitirdi. Konuşmasını bitirirken deri işçilerine hitaben Nazım Hikmet’in Elleriniz ve Yalana Dair şiirini okudu.

Cumartesi ve Pazar günü süren Deri-İş kongresinde yönetime, Musa Servi başkanlığında tek aday listesi sunuldu. Yönetim, Denetim ve Disiplin üyeliklerine yeni adaylar seçildi. Tüzük değişikliği yapıldı. Önümüzdeki dönemde mücadelenin birlik ve beraberlik içinde yükseltilmesi çağrısıyla kongre sona erdi.