
Zonguldak’ın Ereğli ilçesindeki Ustaoğlu Tersanesi’nde, iskelenin çökmesi sonucu Tuncay Güneri, Şenol Tönen, Osman Yüksel ve Mehmet Coşkun adlı işçiler yaşamlarını yitirdiler. Abdullah Fidan ve Levent Çimen de ağır yaralandı. Yaşanan kazanın nedeni bellidir. Alınmayan iş güvenliği önlemleri yine işçi kardeşlerimizin canına almıştır. Aynı tersanede geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Hüseyin Ataç adlı bir işçi kardeşimiz daha yaşamını yitirmişti. Eli kanlı patron, işçinin düştüğü tersanede polisler gelmeden düzenlemeler yapmış ve 220 voltluk elektrik kablolarını toplatarak yerine 24 voltluk kablolar çektirmiştir. Aynı zamanda çalışan işçileri de ifadelerini değiştirmeleri için tehdit etmekten geri durmamıştır.
Yaşanan her iş cinayetinin ardından patronlar işçileri suçlu çıkartmak için ellerinden geleni yaparlar. Örneğin ağzına içki koymayan işçi için, “sarhoştu” derler. “Tüm uyarmalarımıza rağmen iş güvenliği önlemlerini dikkate almıyordu, dalgındı ve dikkatsizdi” derler. İşçi öldükten sonra kafasına baret geçirip “biz iş güvenliği tedbirimizi zaten almıştık” derler. Çünkü onlar için bir işçinin yaşamı hiçbir şeydir. Onlar için bizim ne umutlarımız, ne geleceğimiz, ne de geçmişimiz vardır. Biz onlar için kâr üreten metalardan başka bir şey değiliz. Canımıza kasteden tersane, maden ocakları ve diğer tüm patronlara karşı birleşmediğimiz sürece bu cellâtlar canlarımızı almaya devam edecek. Şunu bilmeliyiz ki; biz kendi yaşamlarımızı sahiplenmezsek, kendimize değer vermezsek, bir araya gelip iş güvenliği tedbirlerini aldırtmak için patronlara baskı uygulamazsak, mücadele etmezsek, ölümler devam edecek.