
5 Ağustosta gerçekleşen maden kazasının ardından, 33 madenci halen yerin 700 metre altında ve 30 derece sıcaklıkta yaşam savaşı veriyor. 17 gün sonra yaşadıkları tespit edilen madencilere, açılan sondaj deliğinden su, yemek ve ilaç gönderiliyor. Aynı zamanda bir kamera ile içerisi gözetlenerek madencilerin hareketleri kontrol ediliyor. 26 gündür maden cehenneminde kalan işçiler sürekli kilo kaybediyorlar. Son dönemde psikolojileri de bozulan işçiler için bulunan çare anti-depresan ilaçlarla uyutulmaları oluyor! Üstelik madencilerin kurtarılmasının 4 ayı bulabileceği söyleniyor. Sermaye sınıfının kalantorları o cehennemde kalsaydı her türlü olanağı seferber edip onları oradan derhal çıkaracak olanlar, söz konusu olan işçiler olunca ellerini alabildiğine yavaş tutabiliyorlar.
Bu maden ocağı feci bir kazanın yaşanmasının ardından kapatılmış fakat 2008 yılında tekrar açılmıştı. Madencilerin aileleri, 2008 yılında madenin tekrar açılmasına karar verdikleri için maden patronuna ve Şili Ulusal Jeoloji ve Maden Hizmeti Servisinin güvenlik müfettişlerine karşı dava açtılar. Maden patronları kazada bir sorumluluklarının olmadığını iddia ediyorlar. Bu sömürücüler, hiç yüzleri kızarmadan, “ne özür diliyoruz ne de bu yüzden dolayı suçluyuz” açıklamasını yaptılar. Üstelik hiç utanmadan, madenin iflasın eşiğinde olduğunu, bu yüzden madencilerin ücretlerini ödemeyeceklerini ve kurtarma masraflarını karşılamayacaklarını söylüyorlar.
İşçi sınıfı onlara ve sömürücülerin topuna gerekli yanıtı bu sömürü düzenini onların başına yıkarak verecektir.