
Protesto gösterilerine katılan işçiler, Sarkozy’nin gündem değiştirmeye çalıştığını vurguluyorlar. Hükümet işçilerin dikkatini hem emeklilik reformu ve hem de yapılacak olan sosyal fon kesintilerinden başka yöne çekmeye çalışıyor. Romanların sınır dışı edilmesi, Fransız işçi sınıfını kandırma ve birbirine düşman haline getirme oyununun bir parçasıdır. Bu uygulamaya Sarkozy şöyle kılıf uyduruyor: “Güvenlik önlemleri suçla mücadele etmek için gereklidir.” CGT sendika lideri Bernand Thibault, Paris’teki mitingde, “Özgürlüğü, demokrasi ilkelerini ve sosyal hakları savunmak el ele gider. Ve genel olarak, özgürlük azalırsa sosyal haklar da azalır” dedi.
Cumartesi günü yapılan eylemde göçmenlerin Fransız vatandaşlığından çıkarılması ve polis saldırısı kınandı. İnsan hakları guruplarını, sol partileri ve sendikaları temsil eden binlerce işçi Paris merkezinde yürüdü. Fransa genelinde 100 binden fazla insan sokağa çıktı. Yaklaşık 130 yerleşim yerinde on binlerce işçi yürüdü. Fransız İnsan Hakları Derneği Başkanı Jean-Pierre Dubois, “Bizler gelecekte bu ülkenin düşmanca ve ırkçı önyargılarla anılmasını istemiyoruz” dedi.Bilmemiz gereken asıl gerçek şudur ki; halkların güvenliği, halkların bir arada barış içerisinde yaşaması nedeniyle değil, patronların ve onların sözcülüğünü yürüten hükümetlerin milliyetçiliği tırmandırması nedeniyle tehlike altındadır. Fransa’da sermaye hükümeti, emeklilik yaşını yükseltmeyi ve krizin faturasını işçi sınıfına çıkarmayı kolayca başarmak için kitleleri milliyetçilikle uyutmaya çalışıyor. “Böl, parçala, yönet politikası” dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de işçilerin birliğini parçalamanın bir aracı olarak kullanılmaktadır. Bu zehri içmemek ve gücümüzün birliğimizden geldiğini unutmamak gerekiyor.