
Kapitalist sistemin biz işçilere yönelik baskıları her geçen gün daha da artmakta. Haklarımızı istediğimizde patronlar bizlere kapıyı göstermekteler. Sırtımızda kırbaç gibi şaklayan işsizlik korkusu nedeniyle, işçiler genellikle var olan iş koşullarına karşı sesini dahi çıkaramamakta.
Çalışma koşullarının ağırlığı, ücretlerin düşüklüğü nedeniyle işten atılan ve 137 gündür direnişte olan UPS Kargo işçilerinin yaşadığı süreç biz işçiler açısından çok önem arz etmektedir. Direniş öncesinde var olan haklarını bilmeyen, birbirine güvenmeyen, var olan sistemin ve onun kurumlarının kimleri temsil ettiğini sorgulamayan UPS işçileri, yaşadıkları bu süreçle kimin onların dostu olduğunu, kendi haklarını bilmenin ve örgütlü olmanın ne kadar önemli olduğunu kavramış durumdalar. Ve bugün sınıf dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu da bilince çıkarmış bulunuyorlar. Sadece kendi işyerlerindeki sorunların değil, işçi sınıfının bütününün sorunlarını çözmek için bütün dünyada sınıf dayanışmasını örmenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyorlar.
Geçtiğimiz günlerde direnişteki işçileri ziyarete gittim. Direniş çadırına vardığımda başka ziyaretçileri de vardı. Hem de çok uzaklardan gelmiş bir ziyaretçi. Eylül ayı içerisinde dünyanın 154 ülkesinde işçiler iki kez direnişteki UPS işçi kardeşleri için iş durdurma, iş yavaşlatma gibi dayanışma eylemleri yaptılar. Sınıf dayanışmasının uluslararası örneğini gösterdiler. Ziyarete gelen işçi, Amerika’da otomobil sektöründe örgütlü olan Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) temsilcisiydi. Amerika’da yapılan eylemlerden bahsetti ve direnişteki işçileri sonuna kadar desteklediklerini ve yanlarında olduklarını belirterek sendikaları adına dayanışma fonuna katkı yapmak için işçi arkadaşlarının göndermiş olduğu 5 bin doları iletti.
Direnişteki işçi arkadaşların yaşadıkları süreci anlatması sonrasında, sorular Amerikalı işçi temsilcisine yöneldi. Bu sayede Amerika’daki işçi kardeşlerimizin durumu hakkında da bilgi sahibi olduk. Orada da işçi kardeşlerimizin koşulları gerçekten bizimkine benziyor. Özel sektörde %40 olan sendikalılık oranı bu gün %7 seviyesine düşmüş. Sendikalaşmak ve haklarını aramak isteyen işçilerin karşısına orada da çeşitli engeller dikiliyor. Amerikalı işçi temsilcisi, en büyük engelin, son derece örgütlü hareket eden ve sektör halini almış “yok edici” dedikleri kurumlar olduğundan bahsetti. İşçi sağlığı konusunda sohbet ettik. Sendikalı çalışan işçiler sendikaların baskısıyla sağlık alanında kazanım elde etmişler, fakat sendikasız çalışanlar bizim buradakilerle neredeyse aynı durumda.
Sohbetin sonunda biz işçilerin durumunun dünyanın her yerinde aynı olduğunu düşündüm. Birçok işçi kardeşimizin kafasında belki de Amerika rüyalar ülkesidir. Fakat arkadaşın anlattıklarını duyduğumda, ne kadar örgütlüysen o kadar iyi durumda olursun diye düşünmeden edemedim. Gerçekten örgütlü olmayan biz işçilerin durumu dünyanın her yerinde aynı. Kapitalist sistemin çarkları dünyanın her yerinde aynı şekilde dönüyor.
Kapitalist sistemin öğütücü çarklarının durması için, kendi sınıfımızın kazanımlarının artması için, uluslararası dayanışmayı örmeli, kendi sınıf çıkarlarımız için örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.
Yaşasın uluslararası dayanışma!
Bütün ülkelerin işçileri birleşin!