12 Eylül askeri faşist darbesinin üzerinden 30 yıl geçti. İşçi sınıfının üzerine karabasan gibi çöken bu darbenin etkilerini bugüne kadar yaşamımızın her alanında derinden hissettik. Ancak son yıllara baktığımızda, rüzgârın artık tersten estiğini ve mücadeleci işçilerin fabrikalarda ve alanlarda giderek seslerini yükselttiğini görmekteyiz.
Bu yılki 12 Eylül mitingi geçtiğimiz hafta Kadıköy’de yapıldı. Binlerce kişinin katıldığı mitinge ben de derneğimiz UİD-DER ile birlikte katıldım. O gün her zaman olduğu gibi işçi sınıfına yaraşır olan kortej disiplinimizle hep birlikte bu faşist darbeye karşı tepkilerimizi ortaya koyduk. Mitinge katılan Kürt kardeşlerimiz ve bizler mitinge ayrı bir hava kattık doğrusu. 12 Eylül karanlığında birçok evladını yitiren ve bir o kadar da insanı kaybolan Kürt kardeşlerimiz bunu yapanlardan hesap sormaktaydılar.
Aslında mitinge baktığımızda ilginç bir tabloda vardı. Senelerdir gerek alanlarda gerekse yayınlarında 12 Eylül cuntasının yargılanması ve yaptıklarının hesabının soruması gerektiğini söyleyen sosyalist çevrelerin önemli bir kesimi mitinge katılmadılar.
Sonuç itibari ile bizler 12 Eylül mitinginde taleplerimizi ve tepkilerimizi ortaya koyduk. Binlerce insan bu karanlığı yırtıp mücadelenin yükselmesini haykırdı. Oldukça güzel bir havada geçen miting bizler için yine güzel bitti. İşçi sınıfı bir bütün olarak kendisine bu kadar ağır işkenceler çektiren 12 Eylül rejimini ve uzantılarını mahkûm etmeli ve bu temelde mücadele etmelidir.