“Toplu Sözleşme Hakkımız Engellenemez”, “direne direne kazanacağız”, “sendika hakkımız engellenemez”… Sessizce olanları izledim önce, işçiler eylem yapıyordu limanda. Haklarını arıyorlardı. İlk kez limanda bir eyleme gittim. Hissettim işçilerin acılarını, ne yaşadıklarını gözlerinden hissettim, gözlerinden ateş fışkırıyordu sanki. Hepsi emindi eninde sonunda haklarını alacaklarına, kararlıydılar. Önce şaşırdım; bu kadar kişiyle nasıl eylem olacak diye. Beş dakika sonra içerden slogan sesleri geliyordu gümbür gümbür, coşkuyla, “direne direne kazanacağız” diye. Sonra arkama baktım, çıkışta da bir sürü işçi katılıyordu aramıza. Hepimiz alkışladık, büyülendim. Sonra basın toplantısı yapıldı. Yanımdaki insanlar o kadar içten ve samimiydi ki…
Yanımdaki bir abi, “maaşımı halen alamadım” diyordu. Şeref duygusundan yoksun olan patronun parasını vermediğini söylüyordu. Belki abinin çocuğunun ayakkabısı yırtık, çocuğuna ayakkabı alamadığı için çocuğunu okula gönderememiş. Belki kızı hasta hastaneye götürecek parası yok.
Tahammül edilecek gibi değil! İnsanlar bu olanlara nasıl sessiz kalabiliyor bilmiyorum. Eylem bitti, herkes evine dağıldı. Ama bu kavga bitmeyecek ve DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!