Biz bilinçli işçiler her fırsatta işçi arkadaşlarımıza bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz. Anlattıklarımızın özü ise “bu düzen değişmeli” ve “insanlık kurtulmalı bu illetten”! İşçiler yaşam koşullarından duydukları rahatsızlıkları her sohbette dile getiriyorlar. Çözüm noktasında ise şu an anlattıklarımız sanki hiç olmayacak bir şey gibi geliyor onlara. Ama yine de gerek sınıf tarihimizden gerekse de bugün verilen mücadelelerdeki kazanımları anlatırken, hafifçe gülümsüyor yüzleri. Öyle bir karanlığa gömülmüşüz ki, yanı başımızdaki olan bitenden habersiz yaşıyoruz. Sanki dünyanın her yerinde yaşam güzel de bir tek Türkiye’deki işçilerin durumu kötüymüş gibi düşünüyoruz. Ya da bizim yaşadığımız bölgelerdeki fabrikalar kötü de başka başka yerlerdeki fabrikalarda durum çok güzel.
Biz mücadele eden işçiler bunun böyle olmadığını çok iyi biliyoruz. İşçilerin sorunları, sektörleri farklı olsa bile hep aynı. Eğer biz bir şeyler yapamazsak bu böyle ve hatta daha da kötüleşerek devam edecek. Bizler felâket tellalı değiliz! Ama bu düzenin insan hayatını hiçe saydığını iyi biliyoruz. Aslında bunu sadece biz değil hepimiz yaşam ve çalışma koşullarımızdan çok iyi biliyoruz. Şunu da çok iyi biliyoruz ki, bizim gibi düşünen ve bir şeyler yapmak gerektiğini, bunun böyle gitmeyeceğini kafasında canlandırmaya çalışan binlerce işçi dostumuz var. Bugün yaptığımız çalışmalarla bu işçilere ulaşmaya çalışıyoruz. Çünkü bizler, yani mücadele eden işçiler gökten zembille inmedik. Bizler de işçi sınıfının içinde sıradan yaşayan işçilerdik. Yüreğinde bu umudu taşıyan işçi arkadaşlarımız ellerini uzatarak bizi karanlıktan aydınlığa çıkarttılar. Demek ki bu gerçekleşebiliyormuş, demek ki bu mümkünmüş. Bizler de bu kavgayı daha güçlü bir şekilde yürütebilmek için, bizlerin yolunu gözleyen işçilere canla başla ulaşmaya çalışmalıyız. Unutmayalım ki hayat bereketli bir topraktır, nasıl emek verirsek karşılığını öyle alırız. Eğer mücadele edersek kazanma şansımız var, ama mücadele etmezsek daha baştan kaybetmişiz demektir.