Zamanımızın çoğunu iş hayatında mağlup bir şekilde geçiren biz işçileriz. Mağlup olma sebebini, patron sıfatını verdiğimiz kişi ya da kişilere yüklüyoruz. Onları suçlu ilan ediyoruz. Tabii ki suçlular. Ama bir birey ya da toplum, şikâyetlerini sadece dile getirmekle yetiniyorsa, birçoğumuz haksızlık yapıldığının farkında olmamıza rağmen şükrediyorsak, sormalıyız, neden? Sürekli sömürüden bahsediyoruz ama bir şey yapmıyoruz. Bazılarımız, bunları dile getirmeyi bile kendine hak görmüyor, ne kadar acı…
Ne kadar acı derken sadece patronlara kızmıyorum, bize, kendimize kızıyorum. İnternet, magazin, şans oyunları, futbol maçları vs.
Patronu zenginleştirmek için harcadığımız zamanımızın hepsini demiyorum, yarısını, belki de daha azını kendi haklarımızı öğrenmek için örgütlenmeye harcarsak bambaşka bir noktada oluruz. Biz patronlardan değil onlar bizden korkarlardı. Onun değil bizim belirlemiş olduğumuz koşullarda çalışırdık diye düşünüyorum…
Sonuç olarak haklarımıza sahip çıkıp, bu haklarımızı daha da geliştirmek için çaba harcamalıyız. Haklarımızdan taviz verirsek eğer karşımızdaki devlet de, patron da bu tavizi kullanmak için elinden geleni yapar. Şimdi soruyorum size: SUÇLU KİM?