Geçici bir işe girmiştim yevmiyeci olarak. Ramazan kolileri hazırlıyorduk. Günlük 50 TL + sigorta, servis de sağlıyordu ama yevmiyemizden 5 TL keserek. 12 saat sürekli gece çalışacağız. İşe başladık. İlk 3 gün normal çay saatlerinde çaya ve yemek saatlerinde yemeğe çıkıyorduk. 3 gün sonra çay saatleri belirsiz oldu. Yemeklere de yarım saat geç gitmeye başlamıştık. Sonrası malûm, işveren bizim gibi işçi bulmuş “ses çıkartmayan”, 1 saat olan yemek saatimizi yarım saate düşürdü ve çalışma süremizi de 13 saate çıkarttı. Tabii bunlarla da yetinmediler.
Müdür bir gün anons yaparak herkesi alana topladı. “Bugün en çok koli çıkarana 1 yevmiye ikramiye!” dedi. O arada genel müdür de oradaydı. Açık arttırma misali “hadi benden de ilk üç kişiye!” dedi. Bu sözlerden sonra ortalıkta bir koşuşturma başladı. Ben yeni girdiğim için oradaki işi bilen birinin yanına verdiler. Normal şekilde işimizi yapıyorduk, ne hızlı ne yavaş. 2-3 saat sonra bizden sorumlu formen geldi. Liste çıkarmış, kim ne kadar yapmış onu söylüyor. Bizim yanımıza geldi, “ilk üçtesiniz” dedi, “böyle devam ederseniz birinci olursunuz” diyerek gitti. Birkaç dakika sonra baktım diğer ekiplere de aynısını söylüyor, “böyle devam ederseniz birinci olursunuz”. Tabii millet bunu duyunca ilk üçteysem niye birinci olmayayım mantığıyla daha ateşli bir yarışa girişti. Gün bittiğinde liste açıklandı, ilk üçe girenler sevindi ikramiye alacakları için.
Ertesi gün yarışın verdiği yorgunluktan olsa gerek yavaş yavaş çalışıyorduk. Müzik açıyorlardı, “haydi gençler tempo, tempo” diyerek gaz vermeye çalışıyorlardı. Baktılar olacak gibi değil alana tekrar topladılar bizi. İşçilerin arasında tekrar ikramiye verecekler galiba diye ümitlenenler oldu. Ama beklenen olmadı. Müdür, “dün gördük, çalışınca 2000-3000 koli çıkarabiliyorsunuz!” dedi. “Biraz gayret edin, siparişi bu hafta bitirelim, sonra bir hafta tatil yaparsınız!” diyordu. Birkaç gün geçtikten sonra ay içerisinde en çok koli çıkaran kişiye bir maaş ikramiye verilecek dendi. Tekrar bir yarışa sokulduk.
Hata yapan arkadaşlar oluyordu. Bir iki sefer uyarıyorlardı. Hata sayısı yükselince 2 arkadaşı işten çıkarmışlar. Ama bizim haberimiz yok. Yine anons yaparak alana topladılar bizi. Sorumlu kişi konuşuyor yine: “Sizleri de anlıyorum arkadaşlar, belli bir saatten sonra yoruluyorsunuz. 1’e kadar yapabildiğimiz kadar fazla yapalım, ondan sonra yavaş yavaş devam edersiniz. Sonuçta robot değilsiniz. Ama yaparken dikkatli yapalım, hata olmasın, bakın hata yapan iki arkadaşınızı işten attım!” Oradan bir arkadaş, “kimleri attınız?” dedi. Sorumlu kişi, “Bak onu bile fark etmemişsiniz. Neyse o kadar önemli değil!” diyerek konuşmasına devam etti.
12+1 saat, belli bir süre sonra uykusuzluk, vücut ve beyin yorgunluğuna yol açıyor. Robot gibi oluyoruz, hatalar kaçınılmaz oluyor. Etrafta neler oluyor farkına bile varamıyoruz. İki arkadaşımız işten atılıyor, kimler atılmış farkında bile değiliz. Bunu bize rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Robot değiliz ama bizi istedikleri gibi kullanabiliyorlar.
1 ayda bitecek işi bize 12 günde bitirttiler ve işimize son verdiler. Ücretlerimizi almaya gittiğimizde ikramiye verilmedi, sadece çalıştığımız gün kadar paramızı verdiler.
Arkadaşlar patronların yalanlarına inanmayalım. Bizleri bir yarışa sokuyorlar, daha sonra orada gösterdiğimiz performansın aynısını sürekli istiyorlar. Bunu standart haline getirmeye çalışıyorlar. Standart hale geldikten sonra artık ikramiyenin lafı bile edilmiyor, tekrar asgari ücretle çalışmaya devam ediyoruz. Bu tarz oyunlara gelmeyelim.