17 Ekimde, Aydınlı, Bostancı ve Gebze temsilciliklerimizin davetiyle Hasan Ali Yücel Kültür Merkezine gelen yüzlerce işçi, “işçiden işçiye, işçinin diliyle” sergilenen tiyatroyu coşkuyla izledi.
Gebze’den çalıştığım işyerindeki ve çevremdeki insanlara tiyatromuz olduğunu ve bizlerin sorunlarını ele alan oyunları, farklı sektörden işçi arkadaşlarımızın, mesai saatleri sonrası dinlenme zamanlarından fedakârlık ederek bizler için hazırlandıklarını söyledim. Davetiyeleri birçok işçi arkadaşa ulaştırdık ve o günü beklemeye başladık. Ben çok heyecanla beklediğimi söyleyebilirim. Çünkü geçen yıl oynanan “Uyanıştan Başkaldırıya” adlı oyunumuz işçiler tarafından o kadar beğenilmişti ki, herkes çok duygulanmış, kendilerinin hayatlarını gözler önüne seren bu oyunu ayakta alkışlamışlardı. Bu yıl “Alışveriş Canavarı”, “İşsiz Adam”, “Hırsız ve Çanta” ve “Tersanede Ölüm Var” adlı oyunlarımız hem düşündürdü, hem güldürdü, hem de ağlattı.
Bildiğiniz üzere tersanelerde ölümler dur durak bilmezken, patronlar “takdiri ilahi” deyip iş kazalarını kadermiş gibi gösteriyor, kendilerinin hiç suçları yokmuş gibi arsızca örtbas ediyorlar. “Tersanede Ölüm Var” adlı oyun, iş cinayetlerine kurban giden tersane işçilerinin anısına oynandı. Bu oyunda herkes patronların gerçek yüzünü tüm açıklığıyla kavrayabildi sanırım. Oyunlar o kadar güzeldi ki, izleyiciler gerçekten bir işçi tiyatrosunun adına yaraşır tepkilerle salonu alkış yağmuruna tuttular.
Gelen iş arkadaşlarımız “bu oynayanlar gerçekten işçi mi, onlar mı yazıp oynuyor, çok beğendim, helal olsun, gerçekten çok güzel olmuş” dediler. Ben UİD-DER’li örgütlü bir işçi olarak şu cevabı verme hakkı gördüm kendimde: “Sendika bürokratlarının adam olmaz dediği işçiler adam olmaktan daha ötesini başarıyorlar. Kim bilir imkânları olsa, uzun saatler çalıştırılmasalar ve yeteri kadar zamanları olsa o zaman neler yaparlar!”
Sahnedeki oyun beni o kadar duygulandırdı ki gözlerimin dolup taşmaması imkânsızdı. Onlar, yani benim sınıf kardeşlerim; her şeyi ne kadar da güzel yapmışlardı. Üstelik ışığıyla, dekoruyla, sesiyle, makyajıyla, kostümüyle bu tiyatro, emeği geçen tüm işçilerin uykularından feragat edip ayırdıkları zamanlarının bir ürünüdür. Onlara sonsuz sevgilerimi sunuyorum. Örgütlü işçiler her şeyi başarır ve üstesinden gelirler. Bizler de UİD-DER’de örgütlü olduğumuz için her türlü zorluğu birlikte aşıyoruz. UİD-DER, iyi ki varsın güneş gibi. Tüm işçiler seninle yürüdükçe sınıf mücadelesi büyüyecektir.
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!