Metal işkolunda toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sürerken ben de çalıştığım fabrikadan bahsetmek istiyorum. Çelik boru üretimi yapan, Gebze ve İskenderun’da fabrikaları ve depoları olan bir şirketler grubunda çalışıyorum. Fabrikada 400 işçi çalışıyor ve bunların bir kısmı benzer işleri yapmasına rağmen taşeron işçi. Sendikalı bir işyeri ama taşeron işçiler hariç! İşçilerin çoğu önce taşeronda işbaşı yapmış ardından kadroya alınmış, elbette birkaç yıl bekleyebilenler. Bu uygulama yıllardır sürüyor ve birkaç yıl taşeronda çalıştırıp kriterlere uygun bulunursa kadroya almak adeta gelenek! Peki, sendikacılar bu durumun farkında değil mi?
Taşeron işçiler asgari ücretle çalışıyor. Fabrikada genel “fazla mesai” uygulaması 8 saat, önceki yıllarda iş cinayetleri olmasına rağmen günde 16 saat çalışmaya devam! Patron, iş kanununa göre suç işliyor. Tatil günleri fazla mesai saati ücretleri de %50’den hesaplanıyor. Hatırlarsanız 2008 yılı TİS’nde patron sendikası MESS tatil günlerinin fazla mesai ücretlerini %75’e düşürmek istiyordu. Taşeron işçilerde bunu başarmış, hatta oranı daha da düşürmüş durumda. Sırada kimler var dersiniz? Ücret bordrosu da verilmiyor taşeron işçilere. İş kanununa göre patron suç işlemeye devam ediyor. Kadrolu işçilerin aldığı sosyal yardımların hiçbiri taşeron işçilere verilmiyor elbette. Sadece taşeron işçiler değil kadrolu işçiler de birçok sorundan yakınıyor.
Peki, ekonomik krizde işten atılırken, işsizken ya da taşeron işçisiyken bizi örgütlemeyen ve böyle bir derdi, hedefi olmayan bir sendikal anlayış nasıl işçilerin güvenini kazanır?