Çadırların önünde direnişçilerle selamlaştık. İşçiler, çadırlarını kontrol ediyorlardı. Gece boyunca süren yağmur ve rüzgâra rağmen çadırlar sağlam çıkmış. “Bütün kış buradayız” diyen bir işçi elleriyle çadır direklerini test ediyordu. Soğuğa rağmen işçilerin yüzleri gülüyordu.
Çaylarımızı alıp çadırlardan birine oturduk. Çadırda Tekel işçilerinden biri gece fırtınaya tutulmuş bir yavru güvercine yem veriyordu. Direniş çadırında yeniden hayat bulan güvercin hakkında bir süre sohbet ettik. Güvercinin bütün masumiyetiyle yaşama tutunması hepimizi sevindirdi.Tekel işçilerinden bir kadın işçinin telefonu çaldı. Diğer illerden bir işçi, durumları hakkında sorular soruyordu. Tekel işçisi de telefonda durumu özetledi ve “sizler de buraya gelmelisiniz. Eğer birleşirsek kazanabiliriz. Bizlere verilen sözleri tutmadılar. İnanırsan başarırsın. Biz kararlı olduktan sonra karşımızda kimse duramaz” diyerek arayan işçiyi çadıra davet etti. Diğer illerdeki Tekel işçileri arkadaşlarını merak ediyor ve arıyorlar. Ankara’nın soğuğunda direniş yerinde kurulan bağlar kopmamış demek ki!
Bu sırada işçiler, Paşabahçe Devlet Hastanesinde işten atılan ve direnişe geçen Türkan Albayrak’ın yapacağı açlık grevine destek olmak için hazırlık yapmaya başladılar. Önlük, bayrak, bildiri ve bir demet çiçek hazırlandı. İşçiler dayanışma için Anadolu yakasına geçtiler. Hep birlikte fotoğraf çektirdiler.
Çadırda kalan bizler eylemlerden, direnişlerden, örgütlenmeden söz ettik. Sendika bürokrasisine karşı işyerleri temelinde yapılacak mücadeleden bahsettik. Çadırda kalan Tekel işçisi “bizim burada direnmeye başlamamızla birlikte 4/C atamasını bekleyen işçilerin atamaları yapıldı. Taşeronda, 4/C’de, 4/B’de bizim gibi nice güvencesiz işçi var. Amacımız zamanla bu işçileri birleştirmek ve ortak mücadeleyle haklarımıza kavuşmaktır. Sendika bürokratları önümüzde engel ama onları da ortak mücadeleyle aşacağız” diyerek hedefleri hakkında bilgi verdi.
Çadıra yeni ziyaretçiler geliyor, sohbet konuları eylemlerden, direnişlerden devam ediyordu. İşçi Dayanışması bültenimizi direnişçi işçilere verdim. Yeniden görüşmek üzere vedalaştık. Yola çıkarken kaldırımdaki dövizlerde Tekel işçilerinin taleplerini bir kez daha okudum: “2 Mayıs’ta iki bin kişiyle Ankara’da olacağız” diyordunuz sözünüzü tutmadınız, “3 Haziran’da 3 gün eylem” diyordunuz sözünüzü tutmadınız, “4 Temmuz’da 4 gün eylem” diyordunuz sözünüzü tutmadınız… İşte buradayız, sözünüzü tutunuz!