Geçtiğimiz günlerde okulumuzda veli toplantısı yapıldı. Veli toplantısının konusu duyuru yapılırken açıklandı. Amaç okulu tam donanımlı bir okul haline getirmek, öğrencileri daha iyi yetiştirmekmiş.
Tabii ki biz de iyi bir eğitim almak istiyoruz. Elbette okulumuz da düzgün eğitim alabilmemiz için tam donanımlı olmalı. Sözü fazla uzatmadan toplantıda velilerimize ne dediklerini size anlatacağım. Toplantıda yarım saat akıllı tahtayı anlatıp durmuşlar. Bir akıllı tahta varmış, bu tahta eğitimi yükseltecekmiş, daha başarılı olacakmışız. Bu tatlı sohbetin ardından konu asıl beklenen yere çevrilmiş. Aidat ve akıllı tahta parası istenmiş. Annem bu ballandıra ballandıra anlatılan akıllı tahtayı devletin neden karşılamadığını, okulun bir devlet okulu olup olmadığını sormuş. Velilerin birçoğunun vermiş olduğu tepki, “tabii ki vereceğiz, biz çocuklarımızın okumasını istiyoruz” şeklinde olmuş. Bazı veliler de annemi desteklemiş. Bizim okul müdürümüzse hâlâ akıllı tahtayı anlatmaktaymış. Annem “eğer o kadar zengin olsam çocuğumu özel okulda okuturdum” demiş.
Okulların nasıl ticaret yuvaları olduğuna, bağış adı altında bizden toplanan paralara, aslında parasız eğitim diye bir şey olmadığına, bu olayın güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum. Devletimiz ve sevgili okul yönetimimiz bizi öyle çok düşünüyor ki bizden çok paralar toplayarak okulumuzu tam donanımlı yapacaklar. Peki ya parasız tam donanımlı eğitim bizim hakkımız değil mi? Tabii ki hakkımız, patronların çocukları gibi özel okullarda daha iyi şartlarda okumayı biz de hak ediyoruz. Ama ne yazık ki bunu para ödeyerek yapmak zorunda bırakılıyoruz. Biz işçi ailelerinin çok mu parası var? Hak ettiğimiz eğitimi ancak biz işçi çocukları ve aileleri mücadele edersek kazanabiliriz. Neden parasız eğitim bizlerin de hakkı olmasın? Bizim çok paramız var da paralı bir eğitimi kabul mü ediyoruz yoksa!