Bu yılbaşında milli piyangonun büyük ikramiyesi 35 milyon TL olarak belirlendi. Yakın zamanda, gazetelerde, bu parayla ne kadar ev ya da kaç tane araba satın alınabileceğinin hesapları çıkmaya başlar.
Zaten işçi sınıfının bireyleri olarak çoğumuzun hayalleri genellikle bir ev ve bir araba üzerine kurulu değil midir? Fakat yine de gazeteler bu hesapları yapmaktan geri durmayacak ve bizlerin ihtiyacından fazlasını gözlerimizin içine içine sokacak. Kısaca bizlere diyecekler ki, “Bakın, büyük ikramiyeyi siz de kazanabilirsiniz. Ve kazanınca da sınıf atlayabilirsiniz. İşçi olmaktan kurtulursunuz. Sizler de patron olabilirsiniz. Yapmanız gereken bir bilet almak. İşte patron olmak bu kadar kolay!”
Peki patron olmak gerçekten de bu kadar kolay mı? Biz milyonlarca işçi, 10-15 lira verip birer bilet alacağız ve milli piyango bizim paralarımızla 35 milyon liralık büyük ikramiye dağıtacak. Geri kalan paraya ise ordudan bilmem ne kurumuna kadar pek çok devlet kurumu el koyacak. Bu arada içimizden belki birkaçına bu ikramiyeden bir pay çıkacak, ama ya geri kalan milyonlarcamız?
Sermayenin devleti bu sene de bizlere umut satıyor. Hem de en kötü umudu satıyor. Patron olup, kendimiz gibi işçileri sömürme ve güya böylelikle kendimizi kurtarma umudunu!