
Merhaba dostlar. Her gün olduğu gibi bugün de İleri Elektrokimya fabrikasının önüne direnişimi duyurmak için geldim. Benimle dayanışmayı büyütmek için birçok fabrikadan işçi arkadaşlar geldi. Yaptığımız sohbetlerden birini siz sınıf kardeşlerimle paylaşmak istiyorum.
ENKA fabrikasından bir işçi arkadaş yanıma geldi. Neden beklediğimi sorup, sürecin nasıl geçtiğini öğrenmek istedi. Ben de hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldığımı ve yasal hakkımın verilmediğini, hem yasal hakkımı almak hem de işyerindeki hukuksuz çalışma biçiminin değiştirilmesi için direnişe geçtiğimi anlattım. O da, “çok güzel bir şey yapıyorsun, hakkını yedirmemek için, herkesin duyması için eylem yapıyorsun, ama tek başına bunu başarabilecek misin?” diye sordu.
Genelde karşılaştığım soruların başında bu geliyor. Oysa çok önemli bir şeyi unutuyoruz. Bizler işçiyiz ve işçinin işçiden başka dostu olmaz. İşte bu yüzden ben tek başıma direnmiyorum, benim çalıştığım fabrikadaki haksızlıkları bir tek ben yaşamıyorum, o fabrikada çalışan diğer arkadaşlarım da yaşıyor. Bizim sorunlarımız tüm işçi kardeşlerimizin sorunlarıdır aynı zamanda. Elbette tek başına hiçbir şeyi değiştiremezsin, ancak ben tek başıma değilim ki, içerde çalışan işçi arkadaşlarım bana destek veriyor, ne yapabiliriz diye soruyorlar. İşçi arkadaşlarımla dışarıda sohbet edip daha başka ne yaparız diye konuşuyoruz. Ve sadece içerde çalışan işçi arkadaşlarımdan değil, beni duyan diğer işçi arkadaşlardan da destek alıyorum.
Aynı zamanda benim burada beklememden dolayı işveren çok rahatsız olmuş, ikide bir güvenlik getirtiyor ama nafile, mücadele etmemin önüne hiçbir şey geçemez. Burada beklemem patronu rahatsız ediyorsa, yapılan eylemin ne kadar önemli olduğunu gösterir bu. O yüzden diğer işçilerin de desteğiyle direniş etkili oluyor. İşyerinde olumlu şeyler oluyor. Öncelikle sözleşmeli çalışan işçiler, sözleşmesi dolduğunda kadroya alınıyor, eskiden hemen kapı dışarı edilirlerdi, şimdi ise direnişten dolayı patron geri adım atıyor.
Diğer bir gelişme ise, işçiler İleri Elektrokimya’da çalışıp başka firmada görünürken şimdi patron temsilcileri bu uygulamayı değiştireceklerini, herkesi İleri Elektrokimya’ya geçireceklerini söylüyorlar. Tüm bu gelişmeler olumlu değil mi? İşte arkadaşa bunlardan bahsettim.
İşçi arkadaş da kendi işyerinde yaşanılan sorunlardan bahsetti. Fazla mesai ücretleri çok geç ödeniyormuş, mesaiye kalmak zorunluymuş, mesaiye kalmayanları ise işten atıyorlarmış. Yapılan işin çok ağır ve yorucu olduğunu, sendikalarının olmadığını söyledi. “Ne yapabiliriz ki? Kimseye güven olmuyor, herkes korkuyor”, dedi. Hangi işçiyle konuşuyorsam, yaşanılan koşulların kötü olduğunu, değiştirmek gerektiğini biliyor ama kimseye güvenmediğinden karamsarlığa düşüyor. Oysa yapılacak çok şey var. En başta kendimize güvenip işçilerin arasındaki güvensizliği yok etmeliyiz. Kendi işyeri arkadaşlarımızla dost olmalıyız, beraber zaman geçirip sorunlarımızın çözümü için kafa yormalıyız. O zaman bir şeylerin değiştiğini görmeye başlayacağız.
Sohbetin ardından, işçi arkadaşıma kendi sorunlarımızın çözümünü gösteren İşçi Dayanışması bültenini verip bir sonraki gün görüşmek dileğiyle vedalaştık.
Tüm Çalışanlara İş Güvencesi Hakkı!