Büyük bir hastanede sağlık personeli olarak çalışıyorum. İşim gereği üniforma giyiyorum. Çalışma saatimiz 8 saat, ama eleman sıkıntısı yaşandığı dönemlerde 16 saate kadar çıkabiliyor. Üstelik belirli saat aralarında yemek ve çay molamız yok. Çalıştığımız birim ne zaman uygunsa o zaman dinlenebiliyoruz. Bazı günler tuvalete dahi gitme fırsatı bulamazken, bazı günlerse vardiyayı daha rahat geçirebiliyoruz.
Geçenlerde yaşadığım bir olay içinde olduğumuz durumu trajikomik bir biçimde özetliyor. Bir hasta odasına, hastaya bir işlem uygulamak için girdim. O saatler ziyaret saatleriydi ve hasta yakınları odadaydı. Bir hasta yakını üniformamın ne kadar düzgün, ütüsünün bozulmamış olduğunu söyledi. Bunu nasıl sağlayabildiğimi sordu. Ben de gülümseyerek eğer kendisinin de çalıştığı süre boyunca hiç oturmazsa bunu başarabileceğini söyledim. Hasta yakınının yüzünde acı bir tebessüm belirdi. Bizim için çok üzüldüğünü, çok yoğun çalıştığımızı söyledi. Evet, gerçekten de acınacak halimiz var. Ama sadece acımak örgütsüz insanların başvurduğu bir “çözüm” yoludur ve gerçekte hiçbir şeyi çözemez. Eğer bir çözüm arayacaksak yanımızdaki işçi arkadaşımızla birlikte aramalıyız. Çünkü gerçek ve kalıcı çözümler ancak birleşen ellerimizle mümkün olacaktır.