Bizler Konveyör adlı fabrikada, Arçelik başta olmak üzere pek çok tanınmış markaya klima, kombi parçaları üretiyoruz. Konveyör yan sanayi dalında Avrupa ile rekabet ediyor ve Avrupa’da ilk 500’ün içinde yer alıyor. Konveyör’ü böylesi büyük firmaların arasına sokan şey, patronun bizleri diğerlerinden daha fazla sömürebilmesidir. Bunu nasıl yapıyor diye merak eden işçi arkadaşlarımıza hangi koşullarda çalıştığımızı biraz anlatalım. Örneğin bizler günde 2 defadan fazla tuvalete gidemiyoruz, ama günde en az 14 saat çalışmak zorundayız. Hafta sonu “zorunlu” mesailere bırakılıyoruz. Asgari ücret alıyoruz, ama çalışma koşullarımız öyle ağır ve kötü ki, bu cenderenin içinde yaklaşan tehlikeyi bile göremez oluyoruz.
Konveyör’de son iki ay içinde iki iş kazası yaşandı. Arkadaşlarımızdan biri havşa makinesine parmağını kaptırdı ve makine parmağının ucunu kopardı. Yaşanan diğer kazada ise arkadaşımız parmağını ezme makinesine kaptırdı. Ve parçalanan parmağı toplayamadıkları için tırnağından itibaren parmağı kesildi. Fabrika sorumlularına göre yaşanan iki kazada da hatalı olan işçi arkadaşlarımızdı! Bizler hatalıyız, ama bu koşullara ve pervasızlıklara karşı çıkmadığımız için hatalıyız. Bizler alınterimize sahip çıkmıyoruz, bize yapılanların hesabını sormuyoruz, kendimize de yanımızdaki işçi arkadaşımıza da güvenmiyoruz, birlik olmuyoruz. Tüm bunlardan ötürü bizler hatalıyız, hatta suçluyuz.
Peki, bizler bunları hak ediyor muyuz? Bu koşullarda mı çalışmak istiyoruz? Elbette ki hiçbirimiz bunları hak etmiyor ve bu koşullarda çalışmak istemiyoruz. Öyleyse neden bu koşulları değiştirmek için bir araya gelemiyoruz? Bize yapılanlar karşısında hiç mi öfkelenmiyoruz? Bize yapılanların bir bedeli olmamalı mı? Yaşadıklarımıza içimizden öfkelenip, hıncımızı patronlardan değil de başka şeylerden çıkarmayalım. “Bu fabrikada bir şey olmaz” diye düşünerek patronun ekmeğine yağ sürmeyelim. Gelin arkadaşlar bir adım atalım. Bunlar bizlerin içini yiyen bir canavara dönüşmesin. Bu sorunları ya birlikte çözeriz ya da patrona kolumuzu, parmaklarımızı feda etmeye devam ederiz. Seçim bizim…