Selam dostlar, ben 300 kişilik metal fabrikasında çalışan bir işçiyim. Bu fabrikada sorunlar almış başını gidiyor… Nasıl mı?
İlk başta maaşlarımızın parçalanarak düzensiz ödenmesi var. Üstelik banka kartımız olduğu halde elden verilmesi, sonra çay molalarında arkadaşlarımızın birbirleriyle konuşup sohbet etmemesi için herkesin kendi bölümü dışında çay içmesinin yasaklanması…
İş kazalarının yoğun olarak yaşanması, örneğin parmakların kesilmesi, elektrik çarpmalarının olması… Gözlerine çapak giren arkadaşlarımızın çalıştırılması, cezalandırılması, bölüm sürgünü, belli başlı ustaların bayan arkadaşlarla konuşma tarzlarının taciz şeklinde olması ve buna karşı hiçbir şey yapılmaması…
Bu fabrika adeta kendi başına bir devlet ve bu devlette her şey kendi çıkarına göre düzenlenmiş yasalar uygulanmaktadır. Mesela, 29 Ekim harici diğer bayramlarda zorunlu mesai var. Çağırdığımızda gelmek zorundasınız, eğer bu bayram gelmek istemiyorsanız bir pazarınızı burada geçireceksiniz tarzında tehditlerin olduğu bir fabrikadır burası.
Dostlar, bu mektubumda anlattığım sorunlar şimdilik aklıma gelenler. Fakat daha birçok sorun yaşıyoruz. Biliyorum ki bu sorunlar sadece benim çalıştığım fabrikaya özgü sorunlar değil, çünkü tüm patronlar kendi çıkarına göre yasalar düzenlemekte ve biz işçileri bu koşullarda kölelik düzeni içinde çalıştırmaktalar.
Fabrikalarda patronlar bizleri birbirimizden uzaklaştırmak için çeşitli yöntemler kullanıyorlar. Ama bizler de buna karşı inadına, her bulduğumuz fırsatta bir araya gelmeliyiz. Çünkü bizim sorunlarımız ortak, bu yüzden bizlerin birbirimize güvenmesi gerekiyor. Eğer bizler birbirimize güvenemezsek, mücadelemizi ortaklaştıramazsak elimizdeki haklarımızın da alınacağını biliyoruz. Bunun için birlik olup haklarımızı sahiplenmeli, yapılan haksızlıklara karşı mücadele etmeliyiz. Arkadaşlar son damla bardağı taşırmadı mı? Artık mücadele zamanı!