Merhaba Dostlar;
Derneğimizin sitesini takip edenler bilirler: Mersin Akdeniz Çivi Fabrikası’nda BMİS’e üye olan işçilerin işten atılarak direnişe başladıklarını. Direnişin bir ayını doldurduğu şu günlere kadar Akdeniz Çivi işçileri, fabrikadan makinelerin çıkarılması, sendikadan istifaya zorlamalar, kaçırılan makinelerle üretime başlanması, patron safında yer alan ustabaşıların ev ev gezerek işçilerdeki direnme azmini köreltmeye çalışmasıyla karşı karşıya kaldılar. Bu duruma karşın işçiler direnmeye devam ettiler. Direndiler çünkü kaybedecekleri hiçbir şeyleri yoktu. Evine ekmek götüremeyen, kirasını ödeyemeyen, çocuğunu okutmakta zorlanan bir babanın durumunu hepiniz içinizde hissediyorsunuzdur eminim. Bugüne kadar fabrikanın patronu ve Mersin Yenişehir Belediye Meclis Üyesi olan Serhat Servet Dövenci ile ve fabrikanın mali müşaviri ve CHP Mersin İl Başkanı Yılmaz Şanlı ile defalarca görüşmeler yapıldı, ancak hiçbir sonuç alınamadı. İşçilerin taşan sabırları direniş sürecini 25 Kasımda CHP İl Başkanlığının işgal edilmesine taşıdı.
İşçi eşleri, çocukları, fabrika işçileri ve öğrenciler tüm yürekleriyle destek olmaya geldi çivi işçilerine. ÇİMSATAŞ fabrikasından bir işçi abinin haykırdığı çok anlamlı bir konuşmayı paylaşayım sizlerle: “Bir yıl önce limanda sendikalı oldukları için işten atılan işçileri Mersin CHP milletvekilleri destekleyip sahip çıkarken, sendikaya üye olduğu için işten atılan Akdeniz Çivi işçilerini neden sahiplenmiyorlar? Bu partiye oy veren bir işçi olarak bu durumdan utanıyorum.” Yoldan geçen insanların bazılarında sesler şöyle yükseliyor: “Kardeşim AKP’yi işgal etsenize, CHP benim partimdir, işçiyle CHP’nin ne derdi olabilir, bugün en güçlü sol ve işçiden yana partidir CHP.”
İşçiyle “bir derdi olmayan” aynı CHP, medyaya “partimizde bulunan işçiler misafirimiz” derken, gecenin 2’sinde işçilere desteğe gelen kitleye polisi saldırtıp, 3’ünde işçilerin bulunduğu parti binasına polis operasyonu düzenletip gözaltına aldırır mı? Bazı işçi eşleri diyorlar ki: “Biz sülalecek oyumuzu CHP’ye veririz, bu parti niye bize bunu yapıyor? Biz yasal hakkımızı kullandık onlar bize cop gösteriyor, hak mı bu, adalet mi bu? Benim eşimin başına bir iş gelirse bunun hesabını kim verecek? Halk Partisi halkına niye destek değil de köstek oluyor?”
Biz UİD-DER’liler olarak şunun altını hep çiziyoruz: Sermaye düzenini temsil eden hiçbir parti bizim dostumuz olamaz. İşçilerin çıkarını ancak işçilerin bağımsız sınıf çizgisini savunan UİD-DER gibi işçi örgütleri savunabilir. Sermaye partilerinin demokrasi anlayışı ancak kendilerine ve savunuculuğunu yaptıkları patronlar sınıfına demokrasidir. İşçi dostu pozları kesmenin, işçi ve emekçilerin haklarını savunurmuş gibi görünmenin altında sınıfsal çıkarları ve bizleri oy deposu olarak görmelerinin yattığını unutmayalım. Bizler örgütlüysek her şeyiz, örgütsüzsek hiçbir şeyiz! Hiçbir şey olmak istemiyorsak eğer, sol görünümlüsünden en özgürlükçü söylemler taşıyanına kadar bütün sermaye partilerine karşı bağımsız sınıf çizgimizi ve örgütlülüğümüzü güçlendirelim!