Matematiğe hep soğuk davranmışımdır. Zaten “bilim, bilimsel çalışmalar” bizim neyimize. İşçiler sadece sömürülsün, ezilsin, sakın ola ki öğrenmesinler, bilinçlenmesinler! Bir işçi arkadaşım sevinçle “biz artık sendikalı oluyoruz” dedi. İşveren söylemiş herkes sendikalı olsun diye, sendikacılar da gelmişler üye yapmaya. Kelimeleri bir araya getirip bir cümle kuramadım arkadaşa.
Ne diyebilirdim? Bürokrat sendikacıların sermayedarların işçi sınıfı içindeki hainleri olduğunu mu, yoksa bizlerin mücadele örgütleri olan sendikaları sermayenin kuyruğuna taktıklarını mı?
Sendika nedir sorusuna dahi yanıt vermeyen, örgütlenme deyince sadece üye yapmayı anlayan sendikacı bürokratlar, mücadele, sınıf, sömürü gibi kelimelerden özenle kaçınıyorlar.
Giydiğimiz elbiselere göre sınıflandıranlar da az değil. Mavi yakalılar, beyaz önlüklüler, tulum giyenler. Ya da işçiler, memurlar, taşeronlar, mevsimlikler. Başında 1 olmayan sıfırlar olmamız için bölüyorlar bizleri.
Bürokrat sendikacılara kızıp kendi örgütlerimiz olan sendikalarımıza karşı çıkmak yerine sendikalarımıza sahip çıkmalı, mücadeleci anlayışımızı yerleştirmeliyiz. İşyerlerinde örgütlenerek, usanmadan anlatarak, sendikalarımızda aktif görevler alarak yapabiliriz bunu. Söylerken kolay elbette ama zaten mücadele etmek, örgütlü olmak sabır istiyor.
Biz işçiler onbinlerce, milyonlarca yan yana gelmiş değersiz sıfırlar gibi olmayacağız. Kendi gücümüzü, dünyanın ellerimiz üstünde olduğunu başımıza 1 yerine UİD-DER’i koyup dosta düşmana göstereceğiz. Kuru kalabalıklar olmadığımızı, örgütlü ve bilinçli olduğumuzda dünyayı değiştirebileceğimizi biliyoruz.
Tek yapmamız değersiz sıfırlar olmaktansa onurla mücadele etmek. Geleceğimizi kurmak için UİD-DER’de buluşacağız. Sendikalarımızı işçi sınıfının içindeki hainlerden temizleyeceğiz.
Mücadeleci bir sendikal anlayış için!