Ben UİD-DER’li bir işçiyim. Aynı zamanda da UPS Kargo işçisi olarak direnişteyim. Geçtiğimiz pazar günü, UİD-DER Sefaköy Temsilciliğimizde düzenlenen seminerde, demokrasi sorunu üzerine konuştuk. Tarihten örneklerle demokrasinin nasıl geliştiği, günümüzde yakıcı hale gelmiş birtakım sorunların nasıl çözüleceği üzerine tartışma yürüttük. Kısacası, nasıl bir dünyada yaşadığımızı, hangi haklarımızın gasp edildiğini, patronların biz işçilere neleri reva gördüklerini konuştuk. Demokrasinin ancak mücadeleyle genişleyebileceğini gördük.
Ben direnişçi bir UPS işçisi olarak, mücadelenin önemini yaşayarak gördüm. UPS’de sendikalaşma faaliyeti başlamadan önce bizler en doğal ve sıradan haklarımızı bile kullanamıyorduk. Meselâ, yıllık izin, fazla mesai ücretleri, yemek, çay gibi haklarımızı, bunlar yasalarla sözde güvence altına alındığı halde kullanamıyorduk. Bunların hepsini patron belirliyor ve uygulatıyordu. Yani her şeyimiz patronun iki dudağının arasındaydı. Sendikalaşmanın başlamasıyla beraber bunların hepsinde olumlu yönde büyük değişimler yaşandı. Bizlerin direnişi sayesinde içeride çalışan arkadaşlarımızın çalışma koşullarında değişimler yaşandı. Önceden UPS bir zam talebine bile tahammül edemezken şimdi içerideki arkadaşlar zamlı çalışıyor.
Bunlar kısmi de olsa mücadele ettiğimiz için aldığımız haklardır. Daha genel olarak düşünürsek, her alanda yapılması gereken, işçi sınıfının insanca bir yaşam için patronlar sınıfına karşı mücadele etmesidir.