5 Aralıkta derneğimizin Gebze temsilciliğinde “demokrasi işçiler mücadele ederse genişler” konulu bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğin başlangıcında, 12 Eylül faşist askeri darbesinin Türkiye işçi sınıfı üzerinde yaratmış olduğu tahribata değinildi. Bugün işçilerin mücadelenin dışında kalmaları, en ufak bir hak arama konusunda bile ürkek davranmaları, 12 Eylül faşist darbesinin ürünüdür. Sunumda işçilerin sendikalaşmasının önündeki engellere de değinildi. Üyelikte noter şartı, %10 işkolu barajı, %50 işyeri barajı, grev yapmanın zorlaştırılması bu engellerden bazılarıdır. Bu engellerle birlikte toplanma hakkı, ifade ve basın özgürlüğünün önündeki diğer tüm engellerin de ancak işçiler mücadele ederse kalkacağı önemle vurgulandı. Tüm bunlara değinilirken, elbette bugün hâlâ biz işçilerin yolunu aydınlatan geçmiş deneyimler de unutulmadı. Türkiye işçi sınıfına grev ve toplu iş sözleşmesi hakkının önünü açan Kavel direnişine, 1986’da inatla grev yaparak grev yasaklarını yırtan Netaş grevine vb. değinildi.
Etkinliğin ikinci kısmında ise, etkinliğe katılan çeşitli sektörlerden işçiler söz alarak konuya dair düşüncelerini paylaştılar. Konuşan işçi kardeşlerimiz, kimi zaman kendi çalıştıkları fabrikalardan, kimi zaman bir yakınının yaşadıklarından örnekler vererek bugün işçi sınıfının içinde bulunduğu baskıları ve ağır çalışma koşullarını anlattılar. Bugün fazla mesailere zorla bırakılıyor, sendikaya üye olduğumuz için işten atılıyoruz. Oysa yasalara göre işçinin rızası olmadan fazla çalışma yaptırılamaz, sendikalı olma anayasal haktır ve hiçbir işçi bu sebepten ötürü işten atılamaz! Yasalar böyle diyor fakat patronlar kendi yaptırdıkları yasalara bile uymuyorlar. Bunun sebebi de bugün işçilerin örgütsüz oluşudur. Yani 12 Eylül askeri faşist darbesinin bıraktığı izler işçi sınıfının üzerinden hâlâ silinmemiştir. Ancak tüm engellere, baskılara rağmen bugün hakkını aramak için mücadele yolunu seçen işçilerin sayısı hiç de az değildir. Tekel işçileri, Çel-Mer, Mutaş, UPS, Akkardan, İleri Elektrokimya, Akdeniz Çivi, Brillant işçileri bunlardan sadece bazılarıdır. Bu da gösteriyor ki, her şeye rağmen mücadele sürüyor. İşçi sınıfı örgütlenip mücadele etmediği müddetçe demokratik hakları patron partileri kendiliğinden vermeyeceklerdir.