
BMİS yöneticilerinin Mersin’e gelişlerinin üzerinden bugün bir hafta geçti. Geçen hafta DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, BMİS Anadolu Şube Başkanı Seyfettin Gülengül, Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar Mersin’e gelerek, CHP İl Başkanlığı’nda Akdeniz Çivi fabrikasının patronu Serhat Servet Dövenci ile görüşmüşlerdi. Bu görüşmeden sonra da patron sendika yöneticilerinden bir hafta izin istemişti. 9 Aralıkta o süre doldu. Ancak görüşme yapılamadı. Çünkü Dövenci, 8 Aralık akşamı sendikacıları arayarak, görüşmeye gelmeyeceğini, işçileri de sendikalı olarak işe almayacağını bildirdi.
Bu gelişmenin ardından işçiler sendikada bir araya gelerek sendika yöneticileri ile toplantı yaptılar ve durumu değerlendirdiler. Patronun sendika düşmanlığı karşısında sürecin devamını nasıl öreceklerini konuştular. BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve bazı BMİS yöneticilerinin yönlendirmesi ile de şu kararlar alındı: “13 Aralıktan itibaren direniş alanından seçilen 4 işçi 10’ar kişilik alt ekipler belirleyerek Mersin’in çeşitli yerlerine standlar açacak. Açılan standlarda bölge halkından imza toplanacak, bildiri dağıtılacak. CHP’nin ve Dövenci’nin işçi düşmanlığı karşısında kamuoyu yaratılacak. Toplanan bu imzalar meclise gönderilecek. Bundan sonra da toz toprak içindeki Akdeniz Çivi Fabrikası önünde beklenilmeyecek. Yeni fabrika ile işçilerin hukuki bir bağı olmadığı için oraya da gidilmesi direnişin devamlılığı için çok uygun görünmüyor. Gelişen durum karşısında yeni eylemlilikler önlerine konulacak.” Böylelikle sendika genel merkez yönetimi, bir kez daha, mücadeleyi yokuşa sürerek, işçileri pasif bir bekleyiş içine sokmuş ve aktif direnişe noktayı koymaya girişiyor.
İşçilerin ortak kanısı ise, bu işin imza kampanyası ile değil, patronun A-DENİZ adını koyarak faaliyete geçirdiği fabrikada üretimi durdurarak çözüleceği yönünde. Şöyle diyorlar işçiler: “Biz CHP’nin gerçek yüzünü teşhir ettik. Sonuç olarak çok da bir şey elde etmedik ki. İmza kampanyası ile direniş kazanıldığı nerede görülmüş? Orada çalışan işçiler servisten indiklerinde önlerini kesip derdimizi anlatalım. Biz inatçı davranırsak, vazgeçmezsek, onlar bu kadar kolay üretim yapamaz. Yeni fabrikada çalışan ustalardan birisi bizim eski iş arkadaşımız. Aynı mahallede oturuyoruz. Adam korkudan haftalardır evine gelmiyor. Takip ediyoruz her gün servise başka yerde binip başka yerde iniyor. Bu korkunun üzerine gitmemiz lazım.”
Başka bir işçi ise: “Mas-Daf işçileri nasıl sendikayı soktular fabrikaya? Biz de aynısını yaparsak bu iş çözümlenir” diyor.
Akdeniz çivi işçisinin kazanmasının tek bir yolu var: Bölünmenin önüne geçip, birbirlerine daha sıkı kenetlenerek A-Deniz fabrikasındaki üretimi durdurmak, direnişi o fabrikanın önüne taşımak, o fabrikadaki işçilerin de sendikalı olmasını sağlamak. Aynı zamanda aileleri ile birlikte Mersin’deki diğer işçilerle dayanışma ağını örmek. Şimdiye kadarki tüm grev ve direniş deneyimleri kazanmanın yolunun buradan geçtiğini gösteriyor.