Merhaba işçi kardeşlerim. Ben BRİLLANT tül perde fabrikasında çalışan bir işçiyim. Hakkımı aradığım ve yapılan haksızlıklar karşısında ses çıkardığım için 3 ay içersinde 4 defa bölümüm değiştirildi. Bu durum da gösteriyor ki, işçi düşmanları boş durmuyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar benim için hiç fark etmiyor. Bu haksızlıklara ve yöneticilerin psikolojik baskılarına sessiz kalmayacağım. Tüm baskılara rağmen ben yine de çalışmaya devam ediyorum.
Her hakkımızı aramaya giriştiğimizde, fabrika müdürü devreye girerek biz işçileri kandırmaya çalışıyor. İşçilerin yanındaymış gibi gösteriyor kendisini, “arkadaşlar ben de zor durumdayım, ben de paramı alamıyorum. Biliyorsunuz ki zor bir süreçteyim. Bakın gecenin bir saati ben de buradayım, bizim de evimiz var” gibi laflarla duygu sömürüsü yapıyor. Tatlı bir sırt sıvazlamanın ardından, “haydi arkadaşlar işbaşı” deyip işçileri hipnoz ederek işbaşına yolluyor. Patrona ve adamlarına kanmamak lazım. Her başkaldırının ardından, sesini çıkaran işçiler tespit edilip işine son veriliyor.
Zorla fazla mesaiye bırakılıyoruz ve ücretlerimizi 4 ay gecikmeli alıyoruz. Ayda 120 saat fazla mesaiye kalıyoruz, bunun SGK’ya bildirilmesi gerekmez mi? Bu işçi düşmanları bizi soymanın hesabını yapmaktan başka ne yapıyor? Her işçinin bunu kendisine sorması gerekmez mi? Biz işçiler bu kadar hırsızlığa göz göre göre sessiz kalıyoruz, bu nereye kadar böyle gidecek? Hep birilerinin hakkımızı yemesine ve bizim sırtımızdan zengin olmalarına göz mü yumacağız? Ben işçi kardeşlerimi birlik olmaya davet ediyorum. Biz birlik olursak bütün haklarımızı söke söke alırız.
Biraz geriye dönüp bakarsak, bu işyerinde kaç defa sendikalaşma çalışması oldu, ama hep patronun engeline takıldı. Peki, bu adam neden istemiyor sendikayı? Çünkü sendikalı olursak ücretlerimiz artacak, yan ödemelerimiz artacak, resmi tatillerde zorunlu çalışma olursa 60 TL değil 100 TL verecek, kafasına göre işçi atamayacak. İşte bu yüzden istemiyor sendikayı. İşte bu adamın ne kadar soyguncu olduğunu ve yöneticilerin de biz işçilere nasıl bir düşmanlık ettiğini buradan görebiliriz. Patron sendikayı istemiyor, çünkü o Mısır’a, İran’a, Moldova’ya yeni fabrikalar açıyor, hem de bizim sırtımızdan kazandığı o haksız paralarla. Patrona göre biz kafası önde gezen, patron için çalışan, ses çıkarmayan koyunlarız. Neden bizim başımızın dik durmasını istesin ki? Nasılsa iflas yalanlarıyla uyutuyor bizleri, Kıraç iflas etti, sıra Beylikdüzü’ndeki fabrikada diyor, yeter ki biz uyuyalım. İşçi kardeşler bu patronun yalanını ortaya çıkarmak bizlerin elinde. Adam fabrika kuruyor biz avucumuzu yalıyoruz, adam arkadaşlarımıza çıkış imzalatıyor biz sessiz kalıyoruz, o zengin oluyor biz yükünü çekiyoruz.
Ben biliyorum ki hiçbirimiz bu haksızlıkları kabul etmiyoruz, o zaman sessiz de kalmayalım. Biliyorum ki korkuyoruz, oysa neden korkacağız, asıl korkması gerekenler patronların ta kendisi ve onun yalakalarıdır. Bu işçi düşmanlarının yaptığı haksızlıklara dur diyelim, geleceğimizi bunların eline bırakmayalım.
Birleşen Brillant işçileri yenilmezler!