Ben metro şantiyesinde çalışan bir inşaat işçisiyim. Çalışma ortamı ve koşullarını tahmin edebilirsiniz. Kışın çok soğuk olur şantiye, yağmur yağınca çamur içinde kalır her taraf, tuvaletler pislik içinde, yemekhane de cabası.
Bugünlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş gelecekmiş, şantiyedeki hareketliliği görmek lazım. İşçilerin başındaki şefler ha şurayı yetiştirelim ha burayı yetiştirelim diye işçilere “hadi biraz daha hızlı” diyerek baskı uygulanmakta. Daha düne kadar ortalık pislik içindeyken kimse oralı bile olmuyordu. Ama Topbaş gelecek olunca hemen ortalık tertemiz edildi. Tabii işçiler “ulan şu Topbaş kadar değerimiz yokmuş, daha düne kadar çamurun içinde çalışıyorduk, şimdi bu adam geliyor diye yapılan hazırlıklara bakın” diye söyleniyorlar.
Eminim bu gibi durumlarda birçoğumuz böyle düşünüyoruzdur. Doğru da düşünüyoruz. Ne zaman bize değer verilecek, yoksa herkes bürokrat mı olmalı birileri gibi, yoksa patron mu olmalı herkes saygı görmek için? Ama yok işçi kardeşim, böyle düşünceleri kenara itip bürokratına, patronuna karşı mücadele etmek boynumuzun borcu olmalı. Yoksa böyle gelmiş böyle gider demeye devam ederiz. Bize yapılan haksızlıklara boyun eğmeyelim. Değer görmek istiyorsak mücadele edelim. Çünkü biz işçiler değerliyiz, üretiyoruz hayatı, biz yaratıyoruz. Kendimiz için yapacağımız şey, hayatımızı patronların ve devletinin kısıtlamasına izin vermemek.