Adana Numune Hastanesinde çalışan taşeron işçiler, ihalenin Keynet’ten Orpaş firmasına geçmesinin ardından kendilerine imzalatılmak istenen belgeleri imzalamadıkları için işten atıldılar. İhalenin sonuçlanmasının ardından, çalışma süreleri 3,5 yıl ile 12 yıl arasında değişen 105 işçinin önüne imzalamaları için bir kâğıt kondu ve “ya bunu imzalarsınız, ya da işten çıkarılırsınız” dendi. İşçilerin bir kısmı bu kâğıdı imzalamadı, çünkü imzalamaları halinde geçmiş yıllara ait tüm haklarından vazgeçtiklerini beyan etmiş olacaklardı. Bunun adından, kendilerine imzalatılmak istenen kâğıtları imzalamayı reddeden 37 işçi işten atıldı.
Bu açık haksızlığa karşı duran işçiler dört gündür hastane bahçesindeler ve “İŞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ” pankartı altında her gün nöbet tutarak, slogan atarak seslerini duyurmaya çalışıyorlar. 5 Ocak günü, aralarında TTB, Ses, İHD, Dev-Sağlık İş ve TÜM-TİS şube başkanlarının da bulunduğu kitlesel bir basın açıklaması da yapan işçiler, işe alınana kadar hastane bahçesinde eylemlerinin devam edeceğini kamuoyuna açıkladılar.
Beş gündür devam eden eylem sürecinde, işçiler her günün bitiminde “günümüz nasıl geçti” başlığı altında söz alarak çıkardıkları dersleri birbirleriyle paylaşıyorlar. İş çıkışlarında bizler de UİD-DER’li işçiler olarak sınıf kardeşlerimizin yanına koşuyoruz. Onlara Mersin Limanında çalışan sınıf kardeşlerimizin kazanımlarını nasıl elde ettiklerini anlatmaya çalışıyoruz. Halen direnişte olan Akdeniz Çivi işçisi sınıf kardeşlerimizden bahsediyoruz.
Bu vesileyle, UİD-DER’li işçiler olarak bizlerin dikkatini çeken bir durumu da sınıf kardeşlerimizle paylaşmak istiyoruz. Akdeniz Çivi işçilerinin eylemlilikleri sırasında da tanık olduğumuz bir şey var. Bir yerde işçiler işten atıldığında bazı avukatlar pusuda bekliyorlar. Onların görevlendirdiği kişiler bu işçilerin eylemliliğine hemen koşuveriyorlar ve pazarlamacı edası ile ortalarda dolaşıyorlar. İşçilere İş Mahkemesinde uzman avukatımız var diyorlar. Bunu Mersin Akdeniz Çivi işçilerinin yanlarına kadar giderek de yapmışlardı. Aynı kişiler bu kez Numune işçilerinin yanına koştular. Öncü işçiler “bizim sendikamız var” cevabını verseler de, onlar bir müşteri kapma sevdasıyla direnişçilerin etrafında dolanıyorlar. Herkesin derdi farklı. İşçiler ekmeğine, işine sahip çıkmak istiyorlar. İşlerini istiyorlar. Avukatlar ise akbabalık peşinde.
Eylemlerinin beşinci gününde NUMUNE işçileri yine hastane bahçesindeydi. Yağmur başlayınca, derme çatma naylonlarla pratik çadırlarını kuruverdiler hep birlikte. Dayanışma ile gelen çaylar yudumlandı, yemekler yenildi. Ve hep birlikte haykırdık:
İŞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ!
SAĞLIKTA TAŞERON YIKIM DEMEKTİR!
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ!