Eylem saat 15.30’da tramvay durağında başladı. Büyük bir coşkuyla “Desa’da, Yeşil’de, Grup’ta Kazanacağız!”, “Atılan İşçiler Geri Alınsın!” sloganları atıldı. Desa işçilerinin basın açıklamasına destek vermeye gelen deri işçileri gür sesle haykırdı: “Yaşasın Sınıf Dayanışması! Kurtuluş Yok, Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz!” Tramvay durağından Desa mağazası önüne kadar sloganlarla yürüyen deri işçileri “Desa’ya Sendika Girecek, Başka Yolu Yok!” diye slogan attılar. Çevik kuvvet polisinin etrafını sardığı Desa mağazası önüne gelen işçiler zılgıtlar, ıslıklar, alkışlar eşliğinde defalarca “Sendika Düşmanı Desa!”, “Sendika Yoksa Üretim de Yok!” diye haykırdılar. O sırada çevrede bulunanların bir bölümü de sloganlara katılarak ya da alkışlayarak işçilere destek verdiler.
Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi basın metnini okudu: “Bundan 3 yıl önce Desa’da bir mücadele başlatmıştık. Desa’nın Sefaköy ve Düzce fabrikalarında sendikamıza üye oldukları için işçiler işten atılmıştı ve ardından meşru temelde mücadele ederek kapı önlerinde destanlaşan bir direniş gerçekleştirmiştik. Sonuç olarak Desa işvereni kaybetti ve direnişçiler haklı bulundu. Desa ile çalışan uluslararası markalar siparişleri kesmeye başladılar. Desa uluslararası kampanya sonucu sendikamızla görüşmeye başladı ve 24 Ağustos 2009 tarihinde bir protokol imzaladık. Bu protokolde Desa sendikal haklara saygı duyduğunu, sendikal çalışmaya yönelik hiçbir olumsuz tavra girmeyeceğini beyan etmiş olmasına rağmen protokole uygun davranmadı. Sendika olarak 18 Haziran 2010 tarihinde Desa’ya sipariş vermeye devam eden Prada önünde bir basın açıklaması yaparak uluslararası kampanyayı yeniden gündemimize aldık. Ancak Prada, sürece sesiz kalarak Desa’ya sipariş vermeye devam etti. Desa akabinde bağlı olduğumuz uluslararası federasyon tarafından Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) Haziran ayı son toplantısında şikâyet edildi. Desa ve Prada imzaladıkları davranış kurallarına uymamaktadır. Davranış kuralları tarafından yasaklanan çocuk işçilik, örgütlenme özgürlüğü, işçilere yönelik sözlü, fiziksel cezalandırma, aşağılama ve insanlık dışı davranışlar ihlal edilmektedir. Sefaköy’de çocuk işçiler sigortasız çalıştırılmaktadır. Düzce’de üyelerimize her türlü hakaret, tehdit ve şantaj uygulanmaktadır. Sendikal çalışmalarımızı engellemek için her türlü yol denenmektedir. Grup Suni Deri’de işçilerin çadırları yakılmış ve kurdukları çadır güvenlik güçleri tarafından sökülmüştür. 12 Eylül’le getirilen uygulamalar sürmektedir. Sadece deri işkolunda değil örgütlenme hakkını kullanan tüm kesimlerde özellikle sendikalaşmak isteyen işçiler baskı ve sindirme politikası ile karşılaşmaktadır.” Servi sözlerini, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılabilmesi için tüm demokratik kitle örgütlerini ortak hareket etmeye ve Desa, Yeşil Kundura ve Grup Suni Deri’deki işçilere deste olmaya çağırarak bitirdi.