Bazen gözlerimizi kaparız ve yaşadıklarımızı ya da yaşamak istediklerimizi düşünmeye başlarız. Ama yaşadığımız hayatın içerisinde şunu da iyi ayırt ederiz aslında: zenginler ve yoksullar. Dolayısıyla olayları bu temele göre dizgileriz beynimizde.
Biz işçilerin yaşadığımız hayat ortadadır. Biz işçiler gözümüzü kapadığımızda, gözümüzün önüne gelecek olan şeyler, yaşadığımız kötü hayatı nasıl kenara bırakırım, nasıl iyi ve rahat bir yaşama sahip olabilirim düşüncesidir. Patronlar gözlerini kapadıklarında ise gelsin paralar. Eğer biz de zengin olmak istiyorsak, ki öyle bir şansımız yok, kardeşlerimizin sırtına basarak ve onların hayatlarını hiçe sayarak bu işi yapabiliriz ancak, bu da insanlığa sığmaz. İyi ve mutlu bir hayat için sanırım şuna akıl yürütmüyoruz, hep beraber olup hayatı değiştirmek! Tek kişi olup zengin olmak kafamıza yatıyor da işçiler olarak hep beraber yaşadığımız şu dünyada insanı insan olmaktan çıkaran patronların düzenini altüst etmek kafamıza yatmıyor.
Biz bugün gözümüzü kapatıp düşünmeye başladığımızda patronlar ve devletleri Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, Pakistan’da ve dünyanın başka başka yerlerinde bombalar patlatıyor bizim gibi olanların üstünde. Birçok ülkede salgın hastalıklarla boğuşan bizim gibiler değil mi? Milyonlarcamız aç yatıyor, açlıktan ölüyor göz açıp kapayıncaya dek ve uyutuyorlar bizi. Yasalar çatır çatır geçiriliyor meclisten, hele bir torba var ki içinde yok yok.
Şunu bilmeliyiz ki bugün yaşam koşullarının kötü olduğu ve ağır baskıların olduğu Tunus’ta işçiler sokaklara döküldüler, diktatörü devirmeyi başardılar ve ayaklanma devam etmekte. Halkın ayaklanması Cezayir, Ürdün, Mısır gibi ülkelere de sıçramış durumda. Buralardaki işçi ve emekçi kardeşlerimiz kendi koşullarından dolayı ayaklanmışlardır. Bizim ülkemizde de bizler açısından koşullar pek farklı değildir. Gözlerimizi kapadığımızda bir düşünelim, kurtuluşumuz, iyi bir hayat özlemimiz, hep beraber mi olacak yoksa tek başına mı?