
O gün fabrika önüne gelen işçiler, direniş takvimine özenle “33” rakamını yazdılar. Yağmurluklarını sırtına geçiren işçiler, küçük gruplar halinde birbirleriyle konuşuyorlardı. Direnişin ilk gününden beri çayı eksik etmeyen işçi arkadaşları Fatma, 33. günde de demlediği çaylarla işçilerin üşümesine engel oldu. İşçiler gelen ziyaretçilerle konuşuyor, merak ettikleri soruları cevaplıyorlardı. Diğer yandan fabrika kapısını, üretim binasını gözlüyorlardı. En ufak bir gelişme, anında dilden dile yayılıyordu.
İşçiler saat 15.00’da her zaman yaptıkları gibi fabrika çevresinde sloganlarla yürümek yerine, Gebze’deki sendika şubesine yürüyüş kararı aldılar. Karar oylanıp onaylandı ve hazırlıklar başladı. “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” pankartı ardına sıralandı direnişçiler. Kadın işçiler “Yaşasın Onurlu Mücadelemiz”, “Bericap İşçisi Ekmeğinin Bekçisi”, “Açlıktan Ölmeyiz Biz Bu Yoldan Dönmeyiz” dövizleriyle en öne geçtiler.
Bir saatlik yolculuk boyunca işçiler üçerlik sıralar halinde disiplin içinde yürüdüler. İşçilerin sloganlarını duyan Abdi İpekçi Mahallesi emekçileri camlara, balkonlara çıkarak merakla yürüyüşü izlediler. Banliyö treni ve gelip geçen otomobiller işçilere destek için klaksonlar çaldılar. Sloganları aralıksız attıran Muhammed, bu sırada dayanışmaya yönelik sloganlar attırmayı eksik etmedi.
On yıldır fabrikada çalışan bir işçiye yürüyüşü değerlendirmesini istiyoruz. Bericap işçisi bir an düşündükten sonra “sürekli fabrika önünde oturmakla olmuyor, böylesi yürüyüşler de yapmalıyız” diyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Biz sendikalı çalışmak istiyoruz. Bu yürüyüşümüzün amacı bunu duyurmak. İki sendikaya üye olabilirsiniz diyenler, taşeronlaştırmaya son vereceğiz diyenler, neden burayı görmüyor ve duymuyor? Bu yürüyüşle burayı görürler mi acaba? Biz fabrikada bugüne kadar çok fedakârlık yaptık. Bu yolu birçok kez servissiz yürüdük. Bugün kendimiz için yürüyoruz.”
Fabrikaları, atölyeleri, mahalleleri ve tren istasyonlarını geride bırakıyoruz. Biri aniden direnişçilere doğru slogan atarak yürüyor. “Baskılar Bizi Yıldıramaz!” diyen bu kişiye kortej hep beraber katılıyor. Yürüyüş hakkında bir başka işçiyle daha konuşuyoruz. Söze ruh halini ifade ederek başlıyor, “çok mutluyum, umutluyum, biz haklıyız, kazanacağız” diyor. “Çevredeki insanlara bakın bize destek veriyorlar, çünkü onlar da işçi veya işçi eşi. Bu dayanışma çok önemli. Genel müdürün baskılarına rağmen direnişimizi sürdürüyoruz. Direniş sürecek ve biz kazanacağız” diyerek adımlarını ileriye doğru atıyor aynı işçi.
Nihayet Gebze merkeze doğru varılıyor! İşçiler Gebze’de adeta daha bir dikleşiyor, cesaretleniyorlar. Adliye önünde sloganlar atılmaya devam ediliyor. Petrol-İş Gebze şubesi önünde işçiler son sloganlarını haykırıyorlar. İlk kez o an yorulduklarını anlıyor işçiler. Sendikada çay içmeye ve son durumu konuşmaya çıkıyorlar. Gebze’ye direnişlerini, mücadelelerini ve kararlılıklarını duyuran işçiler, bir sonraki güne hazırlanmaya başlıyorlar.