Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > İşyerlerinden > Çeşitli sorunlar > Eşitsizlikler İçinde Eğitim

Eşitsizlikler İçinde Eğitim

Söğütlüçeşme Mahallesinden bir öğrenci

06.02.2011

Bu yılın da 1. eğitim-öğretim dönemini bitirdik. Karnelerin alındığı şu geçen günlerden sonra, ister istemez aklıma şu soru takılıyor: bir patron çocuğunun aldığı eğitimle, benim aldığım eğitim aynı mı?

Tabii ki değil. Ama eğitimlerimiz aynı olmamasına rağmen bizler de aynı karneleri alıyor, aynı sınavlara tâbi tutuluyoruz. Onlar, özel dersler alıp her türlü imkâna sahip kolejlerde okurken, biz işçi-emekçi çocukları, doğru düzgün eğitim alamadığımız 45-50 kişilik sınıflarda, devlet okullarında okuyoruz. Bizler zaten oldukça kalabalık olan sınıflarımızda, öğretmenlerimize anlamadığımız bir konuyu sormaya çekiniyoruz. Çünkü bir sürü öğrenci var. Öğretmen hangi biriyle tek tek ilgilenip anlatacak konuları? Ama zengin çocukları, kafalarına takılan, anlayamadıkları her konuyu, kendilerine özel ders veren öğretmenlere sorabilirler.

Onlar, yani işçi anne-babalarımızın ağabey ve ablalarımızın işyerlerinde döktükleri alın teriyle geçinen patronlar sınıfının çocukları, kütüphanesi, laboratuarı bulunan okullarda okuyorlar. Bizim gibi tek bir kitap üzerinden değil, pek çok farklı kaynak üzerinden çalışıyorlar derslerine. Hiç görmedik mi, bilmiyor muyuz okuyacak kitabı, defteri olmayan çocukları?

Öte yandan sadece almış oldukları eğitimle bitmiyor onların ayrıcalıkları, avantajları. Onlar rahat bir kafayla giriyorlar sınavlarına. Çünkü yaşadıkları yer rahat, ders aldıkları ortam rahat, derslerine çalışabilecek imkânları var. Biz işçi çocuklarının bazıları okuldan sonra çalışıyor. Hem de çok az bir ücretle. Çünkü bizim geçim sıkıntımız, ödeyemediğimiz faturalarımız, alamadığımız ihtiyaçlarımız var. Fakat onların böyle bir derdi yok. Yaşadıkları o ihtişamlı hayat içinde bizim sorunlarımızın, onlara göre sorun sayılacak bir tarafı bile yok.

Bir eli yağda bir eli balda olan, en lüks evlerde yaşayan diğer sınıfın çocuklarıyla bir değiliz biz. Bu, yaşadığımız yerlerden, yediğimiz yemeklerden, okuduğumuz okullardan hatta aldığımız sınav puanlarından, aldığımız karnelerden bile belli. Ama gelin görün ki, patronların kâr hırsı üzerine kurulu bu sistem, bizden onlar ne yapıyorsa aynısını yapmamızı istiyor. Bize bunu dayatıyor. Yeterli imkân ve koşullara sahip olmasak bile.

Peki ya bizler buna daha ne kadar kafa sallayıp, geçeceğiz. Biz işçi sınıfının parçaları, kadınları, erkekleri, çocukları, işçileri, işsizleri, öğrencileri… Biz daha ne kadar her şeyi kendine göre yazan, çizen bu adamlara karşı hiçbir şey yapmayacağız. Bizim hayatımız hasta. Biz istediğimiz gibi yaşayana, doğru eğitim görene, sömürülmemiz sona erene kadar hasta. Yoksa bizlerin hayatımızı iyileştirmek gibi bir niyeti yok mu? Başımızı kuma gömüp, bu hayatı iyileştirmek için bir şey yapmayacak mıyız? Biz istemediğimiz, istemekle yetinmeyip haklarımızı almak için çabalamadığımız sürece patronlar bize kendiliğinden hiçbir şey vermeyecekler. Bize hayal gibi görünen, ama aslında mümkün olan o güzel hayatı düşünüp duracağız. Ama olması gereken bu değil. Olması gereken oturup beklemek, hayıflanmak değil. Olması gereken güzel günleri yaşayabilmek için çabalamak, öğrenmek ve öğretmek. İşte o zaman biz öğrenciler kötü eğitim alıp, bizi bizden farklı olanlarla birlikte sınayan sınavlara girmeyeceğiz.

  • Çeşitli sorunlar [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/esitsizlikler_icinde_egitim.htm

Links
[1] https://uidder.org/taxonomy/term/260