Yaklaşık 6 aydır işsizim. Son 1 aydır ise, adına işsizlik denilen bu lânet durumun yakıcılığını daha derinden yaşıyorum. Geçtiğimiz yıl UİD-DER işçi tiyatrosunun hazırladığı tiyatroya gitmiştim. Orada işsiz bir insanın içinde bulunduğu durumu anlatan “İşsiz Adam” adlı bir oyun vardı. Gerçekten o oyunu seyrettiğimde çok beğenmiştim ama işsizliğin biraz abartıldığını düşünmüştüm. Meselâ iş bulmanın o kadar da zor olamayacağını, insanların daha kolay iş bulabileceklerini düşünüyordum.
Şu an bulunduğum durumda olayın hiç de düşündüğüm gibi olmadığını daha iyi anlıyorum. İşsizlik hem maddi hem de manevi anlamda beni çok yıprattı. İş aramak için evden çıkacak yol parası dahi bulamadığım oluyor. İşsizlik maddi açıdan elimi kolumu bağlıyor. Zamanımın büyük bir kısmını evde geçirmek zorunda kalıyorum. Ama işsiz olduğumdan dolayı evdekilerin de üzerimdeki baskıları artmaya başlıyor. Bu nedenle çok fazla evde bulunmayı da istemiyorum. Meselâ akşamları babamla tartışmamak için o yattıktan sonra eve girmeye gayret gösteriyorum. Bu durum beni huzursuz ediyor. İster istemez mutsuz bir adam olup çıkıyorum.
Yani arkadaşlar şimdi düşünüyorum da o “İşsiz Adam” oyununun daha çok abartılması gerekiyormuş. Bu ülkede şu an benim durumunda olan milyonlarca işsiz kardeşimiz var. Bu işsizliğin de asıl kaynağı patronlar ve onların bu kapitalist sistemidir. Örneğin 2 yıl önce 100 kişinin çalıştığı bir fabrikada şu an 50 kişi çalıştırılıyor, fakat 2 yıl önce üretilen ürün miktarında hiçbir azalma olmamış, hatta artış bile olmuş. Patronlar fabrikalarda 3 işçinin yapacağı işi 1 işçiye yaptırıyor. İşçileri 12 ila 14 saat çalıştırıyorlar. Çalıştırdıkları işçileri de kapıdaki işsizler ordusuyla tehdit edip terbiye ediyorlar. Biz işçiler bir an önce birleşerek mücadeleye atılmalıyız. İşyerlerinde işten atılan arkadaşlarımıza sahip çıkmalıyız.