
Çalıştığımız şirket kendi sektöründe dünyanın en önde gelen firmalarından biri. Orada gürültülü bir ortamda; toza, gaza, kanserojen maddelere maruz kalarak; meslek hastalıklarına yakalanma riskiyle çalışıyoruz. Sizler gibi bizim de aldığımız ücretler yaptığımız işe göre düşük, çalışma koşullarımız zor. Gençliğimizi, sağlığımızı verdiğimiz işyerimiz kurulalı beş yıl oluyor ve büyük gelişme gösterdi. Hindistan’dan gelen patronlarımız geçen aylarda gazetecilere şunları anlattılar: “Yüzde 100 kapasiteyle çalışıyoruz. Yeni tesisler de açacağız, yeni işçiler alacağız. Türkiye bizim için Avrupa üssüdür. Bütün dünyaya Türkiye’den ürün satıyoruz. Türkiye ihracat yapmak için çok iyi bir ülke.”
Bunları duyunca fabrikamız gelişiyor diye sevindik. O zaman biz de hakkımız olanı alalım, iyi bir ücret, sosyal hak, daha iyi çalışma şartları isteyelim dedik. Sorduk, bunlara ulaşmak için sendikalı olmak gerektiğini, işverenimizle toplu sözleşme yapmak gerektiğini öğrendik. Sendikalı olmanın, toplu sözleşme yapmanın anayasal hakkımız olduğunu öğrendik.
Gidip Petrol-İş Sendikası’nın kapısını çaldık. Bu sendika 60 yıllık bir sendika ve bizim de bağlı olduğumuz kimya, lastik, plastik işkolunda örgütlü. Petrol-İş’e üye olduk. Yeterli çoğunluğa sahip olup toplu sözleşme yapmak için çalışırken patron 21 arkadaşımızı işten çıkarttı, baskılara başladı, destekçilerimizle görüşmeyelim diye fabrikanın çevresine branda gerdi, adeta utanç duvarı yarattı. Sendikacı ağabeyimiz Osman Sayın, direnişimiz için çabalarken trafik kazasında görev başında şehit oldu.
Bu arada gördük ki anayasa referandum sürecinde söylenenler doğru değilmiş. AKP iktidarı “artık birden fazla sendikaya üye olabileceksiniz, özgürlük geldi” diyordu ama bir sendikaya üye olup adaletsizlikler yaşarken bile bize sahip çıkmadılar. Biz şimdi hükümeti de işçilere sahip çıkmaya çağırıyoruz.
İşten çıkartılan arkadaşlarımız fabrikanın tam karşısına bir çadır kurdular, direnmeye başladılar. Çorlu’da sizin gözünüzden uzakta, karakışın ortasında bir demokrasi mücadelesi, hak mücadelesi veriliyor aynı Tekel işçileri gibi. Hepinizi dayanışma çadırımıza bekliyoruz.
Biz ne olursa olsun sendikalı olduğumuz için mutluyuz, gururluyuz. Sendika sayesinde hiç tanımadığımız binlerce işçinin dayanışmasıyla kışa, soğuğa rağmen direnip sonunda haklarımızı alacağımızı biliyoruz. Size de çağrı yapıyoruz: Gelin sendikalı olun, emeğinizin hakkını isteyin. Oğullarınızı, kızlarınızı, komşularınızı sendikalı olmaya çağırın, sendikaların kapısını çalın.
Bugün sendikamız resmi olarak işyerindekilerin çoğunluğunu üye yaptığını ispat etti. Ama patronumuz işi yokuşa sürüyor, hukuki yolları kötüye kullanıp sözleşmeye oturma işini uzatıyor. Ama kararlıyız, başaracağız. Polyplex’te toplu sözleşmemizi yapıp insanca yaşayacak şartları yaratacağız. Biliyoruz çevredeki fabrikalarda bir sürü işçi kardeşimizin de umudu biziz. Başarı hepimizin başarısı olacak. Biz ne istiyoruz:
Polyplex’te işten çıkartılanlar geri alınsın!
Sendikayla bir an önce masaya oturulsun, toplu sözleşme imzalansın!
Çorlu’nun işçileri sendikalı olsun, hakkını alsın!
“Serbest bölge” işçiye, sendikaya da serbest olsun!