“Kaizen, sürece yönelik, küçük adımlı, insana dayanan, bilgiyi paylaşan sürekli iyiyi arama çabasıdır. Kaizen’in baş sloganı şudur: «En iyi iyinin düşmanıdır!» Sorunları saklamamak, örtmemek Kaizen’in ön koşuludur. Sorun çözme aşamasında farklı uzmanlık alanlarından oluşturulan Kaizen ekipleri görevlendirilir. Bu Kaizen ekibine girebilmek için de çalışma sitilinle kendini ön plana çıkarman gerekiyor.”
Ne kadar afili laflar değil mi? Bize şimdi bunları benimsetmeye çalışıyor patronlarımız. Patronlar için bu anlamlara gelebilir söylenenler, ama bizim için “Patronlara nasıl daha fazla kâr getirebilirim” diye çözüm bulma sisteminden başka bir şey anlamına gelmez.
Kapitalizmin bu yeni sistemi toplam kalite yönteminin yeni versiyonudur. Bu sefer işçiler üzerindeki baskı iki kat daha artırıyor. Toplam kalite yönteminde işçiler sadece makine olarak görülürken “kaizen”de işçiler kapitalistlere daha fazla kâr sağlayan düşünen makine olarak tasarlanıyor. Bunun için de işçilere motivasyon amacıyla yani bu sistemi belleklerine yerleştirmek için bazı ödüller veriliyor. Bu ödülleri alabilmek için de her gün bir tasarı sunmalısın. Böylelikle hem işçilerin performansını yükseltmek hem de işçiler arasındaki rekabeti daha da körükleyerek onları birbirinden ayırmak amaçları.
Bu yeni icat sistemin de işçilerin yararına olmadığı bir gerçektir. Bu gerçeğin farkında olan işçiler olarak bu konuyu işçi arkadaşlarımıza anlatmak gene biz işçilere düşüyor.