Geçtiğimiz Pazar günü UİD-DER Bostancı’da “Arap Halkları İsyanda, Çözüm İşçi İktidarında!” konulu bir etkinlik gerçekleştirildi. Aralık ayının son günlerinde başlayan ve hâlâ devam eden Kuzey Afrika halklarının isyanı, her birimiz açısından bir umut oldu. Genç kuşak işçiler olarak böylesi bir kalkışmanın ne demek olduğunu ilk kez gözlerimizle görüyoruz. Hiçbir zaman umudun kaybedilmemesi gerektiğini Arap halkları bizlere gösteriyor. Şimdilerde Arap halkının ve dünya işçilerinin yüreği baskıcı, zorba rejimlerin değiştirilebileceği ve hatta yalnızca diktatörlerin değil, diktatörlüklerin de yıkılacağı umuduyla atıyor.
Özellikle de kriz süreciyle tüm dünyada işçilerin kazanılmış haklarına dönük saldırıların yoğunlaştığı, batık bankaların kurtarılması için trilyonların harcandığı, milyonlarca işçinin yoksulluğa terk edildiği bir dönemden geçiyoruz. Bu süreçte kimi ülkelerde kitlesel mitingler, grevler organize edildi, kimi ülkelerde ise yaprak bile kıpırdamadı. Ama biriken süreç patlamaya hazır bir bomba haline geldi ve Arap coğrafyasında patladı. Diktatörlerin saltanatına, işsizliğe ve yoksulluğa karşı kitleler şaha kalktı. Tepedeki diktatörleri alaşağı ettiler.
Arap halklarının isyanı daha ileri gidebilirdi, gidebilir. Tepedekileri paçalarından tutup aşağı indirebileceğimizi ve hatta yönetebilecek güce sahip olduğumuzu Arap emekçileri bizlere göstermiş oldu. Belki de iki ay önce bir Mısırlı işçiye “siz isyan edeceksiniz” desek, inanmazdı. Çünkü umut, mücadele, direniş ve isyan kavramları o kadar uzaklaştırılmış ki hayatımızdan. Bu Arap işçisi için de böyle, İngiliz işçisi için de böyle, Alman işçi için de böyle, Türkiyeli işçiler için de. Fakat emekçiler artık yeter deyip harekete geçtiklerinde önlerine çıkan ne varsa süpürüyorlar. Daha ileri gitmek için işçi sınıfının daha fazla örgütlülüğe ihtiyacı var.